türkiye cumhuriyeti kurucularının aslolan dilimizi, lisanımızı ve alfabemizi bir gecede değiştirmesinden mütevellit ülkenin güncel dünya biliminden geri kalması, bunun sonucunda da ülke içinde bilim adına hiçbir gelişme sağlanamaması çok büyük bir porblem. belki de dilimizin değiştirilmesi sonucu oluşan en büyük problem bu idi. ha keza edebiyat içinde bu böyle. yeni bir dil ile yeni bir lisan. yeni başlangıçlar. her şeyin ama her şeyin önüne geçiyor. 3. dünya ülkesi olmamız için zemin hazırlıyor. bazen acaba diyorum kasıtlı bir hareket mi bu? yok canım, ne kasıtı... olur mu öyle şey!
ingilizce; global bir dil. dünya dili. belki dünyadan kopmayacaktık, belki kalitede birülke olacaktık.. belki.
ingilizceden ziyade arapça olsa idi, bu durumda da yine bir hareketlenme olurdu diye düşünüyorum. en azından ortadoğunun en büyük coğrafyasına sahip arap dünyasının güncelini takip edebilirdik en azından. ama bu da mümkün olmadı.
türkçe'ye mahkum olduk. dünyanın hiçbir yerinde konuşulmayan bir dilin sahibi olduk.
ayşe fatma yerine jennifer veya rachel adındaki hatunlarla çıkardık. avrupa özentiliği işte. kavgada ilk söylenen söz, amuğa goyim yerine fagh yuu olurdu birde.. pek fazla bir şey olmazdı aslında..
"ne mutlu türküm diyene" dememizin hiç ama hiç bir anlamı olmazdı.
zira bir milleti millet yapan, onu bir arada tutan şeylerin başında o milletin dili gelir.
"japonlar ingilizce mi konuşuyor da daha ileri gitmişlerdir?" diye bir soru sormadan da edemeyeceğim.
he bir de "türkçem benim ses bayrağım" diyor yahya kemal beyatlı.
ses bayrağım.
bayrağım.
birine: derdim eksi artı değil, senin türklüğünü zikem ben emi?
kürt sorunu, yani doğuda yaşanan problemler en azından daha aza indirgenebilirdi bu şekilde. ulusçuluk ve milliyetçilik kafa yapısını almış bir devletin sınırları içerisinde yaşamaya mecbur edilen "kürt" bireyler diğer problemler ötesinde dil konusunda çok da sıkımış olmazlardı.
ulan gibi güzide ve meramımızı karşıya en doğrudan anlatan kelimemizden olmuş olurduk.
şöyle ağız tadı ile küfür edemezdik kala kala bi mada faka ya kalırdık ki bu düşündükçe tüylerimi ürpertiyo nerde şöyle ağzı doldura doldura ulan ak çocuğu demenin lezzeti nerde mada faka..