"sanat" ve "sanatçı" sıfatlarının "müziği altı nota" olarak gören insanımsılara verilmesi ve saygı görenin emek / bilgi değilde popülarite olması sonucu yaşanan olaydır.
mustafa kemal'in ölümüne yakın çok sevdiği safiye ayla'dan "ağam olasan ömer" isimli besteyi seslendirmesi için, bir opera ayarlamasını istediğinde, ülke didik didik edilmesine karşın, bir opera binası bulunmaması göz önüne alındığından, hayli pekişir.
"Efendi, sen ne söylüyorsun? Biz yirmi günde opera yazmış, bestelemiş ve oynamış bir ulusuz. Yeter ki yapacağınız işe öncelikle kendiniz inanız. Mustafa Kemal Atatürk
türkiyenin en önemsiz geri kalma noktasıdır kanımca. sanayidede eri kaldık sanayi önemli. bide mesela çarşambalı insanın ne işi olur operada geri kalsakta olur yani operada balede.
Toplum olarak çıkarımız olmayan şeyleri sevmeyiz. Arabesk ayrılığı, aşkı filan anlattığı için sevilir. Türküler genelde bağlı bulunan yöreye has olduğu için sevilir. Opera bir çıkar taşımadığı ve saf olduğu için sevilmez. Bu yüzden geri kalmıştr.
Çoksesli müziğinin öneminin anlaşılamaması sonucu ortaya çıkan durumdur. Operanın ana vatanı sayılan italya'da bile özel sanat kurumları birer birer perde kapatırken, tüm dünyada bu sanata ilgi azalmış, dinleyenlerin yaş ortalaması 50'nin üzerine çıkmıştır. Ancak Japonya, Çin, Kore gibi Uzakdoğu ülkelerinde opera yükseliştedir. Bu tespiti ünlü piyanist idil Biret de yapmıştır.
doğuda yıllarca askeri bandoları dinleyerek büyüdük. mehteri olsun marşı olsun, hatta arada oyun havası bile çalar o soğuk yüz ifadesi ile bizde dinler ve alkışlardık. biz buna doğu da opera diyoruz. *