gerçekleşmesi farklı dinamikler üzerinden olabilecek olaydır. türkiye'de hükümet-muhalefet veya sağ-sol tarzı çatışmalar artık patlak vermez. kısmi de olsa insanların bu konuda dili yandı. türkiye'de benzer bir karışıklık ancak etnik çatışma şeklinde alevlenebilir. zaten günümüzde amaçlanan da budur. ancak işin kötü yanı etnik çatışma, ideolojik çatışmalardan çok daha şiddetli ve kalıcıdır.
cıa in cemaat oyunları ve bir partinin iktidara kazık çakması düşünülünce pek de uzak değildir.
akp başkanlık sistemi, iki partili sistem önerilerine sağlam bir zemin bulursa, 10 yılı 30 yıla taşımayı hedeflediği okunabiliyor.
geleceğin kaddafi si olma yolunda hızla ilerleyen yasakçı zihniyet, saddam ı besleyip büyütenlerin alaşağı ettiğini unutarak dünya siyasetine de, abd çıkarlarına da şerh koymaya kalkarsa neden olmasın.
bir sabah bombalanan şehrinize uyanmamanız için hiç bir engel kalmadı demektir.
bm, nato, çok uluslu güç derken sırası ile iş abd nin bilfiil işgaline kadar dayanıverir.
sonra peşmergeler misali tarikatinin simgelerini bayraklaştırarak, bölünmüş, işgal edilmiş türkiyenin bir kenarında devlet kurmaya çalışan zihniyetle karşı karşıya kalmanız içten bile olmaz.
işte bunları yaşamamak adına misak-ı milli prensibi ve kuvayı milliye ilkeleri ile kurucu iradenin susturulamayacak sesi olmaya çabalayan bilinçli ama gözardı, kulakarkası edilerek zayıflatılmış aslolması gereken türklük iradesine sahip çıkmak gerektiğini inatla ve azimle vurguluyoruz.
emperyal emellerin cazibesine kapılarak emperyal masalara meze olacağını göremeyenlerin kurtlar sofrasında sandalye beğenme yarışına özellikle vurgu yapıyoruz.
yapıyoruz ki abd nin yeni mezesi biz olmayalım.
bizim kaddafimiz mübarek'imiz yok ki nasıl olsun istiyosanız sipariş üstüne gelebilir bizimkilerden menmun değilsiniz galiba nerden çıktı libya mısır en iyisi biz biz olalım
yoksa siz hala bir değil birden fazla diktatörün vaktiyle yükseldiği ve türkiye'ye avrupalıların çoktan demokrasi getirdiğinin farkında değil misiniz?
- türkiye'ye avrupalılar tarafından demokrasi gelmemiş olsaydı 2 kez dünya savaşında yerle bir olan almanya, japonya bizi gelişmişlik seviyesinde geçemezdi. kim ne diyor, ne giyiniyor 80 yıl boyunca tartışılmazdı. faili meçhuller olmazdı. sağda solda bombalar patlamazdı. şartlar olgunlaşıp darbe yapılamazdı. devlet kendi halkını tehdit olarak görmezdi.ayhan çarkın'lar çıkıp devlet emriyle şu kadar insan öldürdük demezdi.
- türkiye zaten libya, mısır, ırak vs. idi. nerde kimin nasıl öldüğü, hangi bombanın nerde patladığı belli olmayan kime oy atsan aynı zihniyete hizmet eden insanların bulunduğu bir güruha giden siyasi yapıya sahip bir ülkeydi türkiye.( süleyman demirel, mesut yılmaz, hüsamettin cindoruk bugün hepsinin nasıl chp li olduklarını görüyoruz.)ve ülkeyi sadece chp nin yönetmesine demokrasi diyoruz.
unutmayın bu olayların hepsi 2000'lerden önce oldu. uyanın, ne halde olduğunuzun neyle uğraştığınızın farkına varın.
belli başlı aşiretler ortalığı karıştırmaz ise olmaz. malum doğu da hala aşiret
ortamı sürmektedir.
ya da bi komplo teorisi üretmek gerekirse..
birbirine düşman olan aşiretlerden hangisi iktidara yakınsa, diğeri değildir.
buna göre ortalığı galeyana getirebilirler..
gayet demokratik bir ülkedeyiz..
çıkmaz insallah..
ihtimal bile değildir.
çünkü arap ülkelerinin -nihayet- uyanışını sağlayan domino etkisi; arap olmayan bir toplumun, yani türk toplumunun yıllar önce geçtiği bir aşamadır.
sancılı bir sürecin ardından saltanatı yıkıp "ümmet" değil "millet" olabilen türk toplumu, diktatörleri yıkıp demokrasiye geçecek olan, yani uyanan arap toplumuna örnek olmaktadır.
ben türkiye'nin libya, mısır vs. olma ihtimalini sevmedim. hiç sevmedim. olmayacak durumdur. ancak felsefede kesinlik yoktur. %1 de olsa elbette(formalite) ihtimal vardır.
edit: o ihtimal de felsefenin hatırına.