bir tarafta bölgesinde büyümek, dünyada söz sahibi olmak isteyen bir ülke (türkiye) diğer tarafta ise her ne kadar arkasında dünyanın en büyükleri olsa da kuze ırak'ta yeni kurulacak olan bir devlet (kürdistan)
bu devletlerin çıkarlarının kesişmesi birbirine bağlanmalarına yol açabilir. bunlardan birisi ekonomik bağlılıktır. halihazırda kuzey ırak'ta milyon dolarlık iş yapan firmalarımız olduğunua göre bu aşama aşama gerçekleşmektedir. bunun karşılığında türkiye'nin cari açığının ilacı olan petrol kuzey ırak'tadır. (ege cansen'in 09.01.2013 tarihli yazısından alıntı: Kuzey Irak Bölge Yönetimi ile Türkiye bir ekonomik birlik kurarsa (ki bu konuda epey mesafe alındı) Türk ekonomisinin en yapışkan meselesi olan dış açık da sürdürülebilir düzeye geriler. http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/22320455.asp )
bundan 10 yıl öncesinin söylemi "musul - kerkük bizim için kırmızı çizgidir. savaş sebebidir" iken bugün oradaki kürt oluşum ekonomik ve siyasi olarak desteklenmektedir. (kuzey ırak kürt yönetiminin ırak cumhuriyetinden bağımsız olarak ilk petrol ihracatını türkiye'ye gerçekleştirmesi, petrol anlaşmaları yapması, türk siyasilerin bağdat'a uğramadan kuzey ırak'a gitmesi, barzani'nin türiye'ye davet edilmesi vs.) bundan bir sonraki adımın ise kuzey kıbrıs türk cumhuriyeti örneğinde olduğu gibi iç işlerinde bağımsız dış işlerinde türkiye'ye bağlı bir kürdistan'ın olması (hatta bayraklarında ay yıldız motifinin bulunması) beni şaşırtmayacaktır.
anadilde eğitim, savunma hakkı, kürtçe televizyon vs. hakların verilmesi ile iç barışın da ötesinde şeyler amaçlanıyor olabilir. ekonomik birlikteliğin siyasi birlikteliğe dönüşmesi için iki tarafın da cicim aylarında birbirine kazık atmaması ve ekonomik bağı güçlendirmek için çalışması, konjonktürün uygun olması, birlikten doğacak ekonomik gücün vatandaşlar paylaştırılması suretiyle oluşacak çatlak seslerin susturulması gibi adımlar gerekli.
işler iyi gitmezse ilhak edilecek devletin duruma göre tekrar bağımsızlığını ilan etmesi bu süreçte türkiye den toprak koparmaya çalışması gibi durumlar da ihtimaller dahilindedir.
yaşayacağız göreceğiz.
umarım türkiye kaderi başkaları tarafından belirlenen bir ülke değil de kaderini kendi çizen bir ülke konumuna gelebilir.
