batılı kuvvetlerin yanında olan , batılı devletlerle ticari , askeri ve buna benzer birçok anlaşmaya sahip olan türkiye'nin , yapması gereken olaydır . bırakın kuzey kore'yi , demokratik kongo bile yapsa bunu ultimatöm verilmelidir . nükleer silah öyle torpil değildir . batılı devletlerin sömürgesi olmakla da ilgili değildir .
tabi nazım hikmet adlı komünist vatansever bizi uyarmıştı , onu dinlemedik böyle oldu , ne nazım hikmeti yahu ne diyorum ben , hz.nazım hikmet demem gerekirdi . (!)
diplomatik olarak bir anlam ifade etmeyen gelişmedir. türkiye kuzey kore ye ultimatom verse ne olur ki? kuzey kore s.kine bile takmamıştır bunu. ultimatom öyle uzakta olan bir devlete laf olsun diye bir sonuca ulaşılamayacağı bilindiği halde veriliyorsa bu sadece prestij içindir ki bizim bu konuda söz sahibi olmamız söz konusu bile olamaz. zamanında askerlerimizin başına çuval geçirildiğinde biz ne verdik? sonrasında bu neye yaradı? ab ülkelerinin pkk yı desteklediğini bildiğimiz halde niye onlara sözümüzü geçiremiyoruz? rasmussen in neden nato genel sekreteri olması için onayladık? dış politikada aciz durumda olan ülkemizin yaptığı bu yaptırım ses getirmemekle birlikte, sadece anlık gündem değiştirmeye yönelik bir harekettir.
bu ülkede pek bir şeyin değişmediğini gösterir. 1950'ler de nazım'ın yazdığı bir şiir vardır, KORE'DE ÖLEN BiR YEDEK SUBAYIMIZIN MENDERES'E SÖYLEDiKLERi şeklinde. hamam aynı tas aynı.
türkiye ne tanırrr kuzey koreyi kuzey kore ne tanırrrr türkiyeyi. Türkiyenin tanıdığı ülkerler yüzünden bu durumdayız zaten. yakında kuzey kore mallarınada ambargo konulursa şaşırmam.
birleşmiş milletler denilen kuruluşun kimlerin yararına olduğunu ve dünya barışı denilen olguya nasıl zararının olduğunu bir kere daha anlatmaya gerek yok. önce yugoslavya'nın bombalanması ve tarumar edilmesi, balkanların bölük pörçük hale getirilişi, ırak ve afganistan'ın işgale uğraması, uluslararası hukuka aykırı devletlerin kuruluşu gibi pek çok savaştan ve bölücülükten sorumlu olan organizasyonun milletleri ne yönde birleştirdiğini bir kez daha mı anlatalım? hayır gerek yok ancak türkiye'deki bağımsızlık fikrinin ne kadar yerlerde sürünür olduğunu yeniden göstermemiz gerekiyor. ülke çıkarları denilen şeyin aslında bu ülkenin çıkarlarına ne kadar ters olduğu ortadayken bunları uluslarası işbirliği, batılı ülkelerle olan ilişkiler vs.. meşru hale getirmenin tek bir açıklaması var, o da zaten kendini belli ediyor: "işbirlikçilik." hadi işbirlikçiliğiniz hayırlı uğurlu olsun. büyük türkiye denilen şey ne kadar küçükmüş! tabi hayallerde...
kuzey kore nin umrunda olmayacak bir gelişmedir. duymaz belki de. davşan dağa küsmüs dağın haberi olmamış misali. ültimatom oraya ulaşana kadar kuzey kore voltranı oluşturmuş olur kanımca.
oturduğu yerden politika yapan yeni nesil ergenlerin sivilcelerini patlatırken düşündüğü olaydır. sen önce git biraz kitap oku sonra gel fikrini söyle.
kitap okumamış nazım hikmet gibilerin karşı olacağı, başka ülkelerin güdümünde olduğunu hissederek yaşayan devlet büyüklerinin çok büyük iş yapmış gibi alkış tutacağı, torunlarımızın yüzünü kızartacak eylem. 'Çanakkale'de anzakların ne işi var' diye düşünmeyen 'koreye ültimatom verelim' demez.
sapla samanı birbirine karıştıran herşeyi çok bilir yazarlarca eleştirilendir. hangisini düzeltelim ki:
- türkiye birleşmiş milletler güvenlik konseyi geçici üyesidir ve 1 haziran itibari ile başkanlık sırası bize geçecektir. bu krizle ilgili de ultimatom verme başkanın görevidir. yani sıra başkasında olsa o verecekti, tamamen tesadüf...
- birleşmiş milletler güvenlik konseyi nin ültimatomlarını dünyada kimse siklememektedir, velen ki kuzey kore siklesin...
- bir ultimatom vermek ile kuzey kore ye asker göndereceğimizi sanan denyolara ise biraz tarih kitabı okumalarını, kore savaşı denen hadisenin nasıl gerçekleştiğini öğrenmelerini tavisye ediyorum.