mantıkçı değil ezberci bir toplum olduğumuzu da gösterir. ingilizce öğrenenlerin %99'u dilbilgisi kurallarını ezberlemeye uğraşıyor sadece. şu gelirse şu, şunun arkasından şu diye ezberliyorlar. hayat sadece o kurallarla kısıtlı değil elbet. o kuraldakinden çok farklı bir durumu anlatmak zorunda kaldıklarında yapamıyorlar tabi, bakakalıyorlar. yes kelimesini ingilizce bildiklerini göstermek için kullanıyorlar ama tam ne için kullandıklarını bilmiyorlar. yabancı birisinin her dediğine yes yes yes diye cevap veriyorlar. el oğlu küfür ediyor belki, yine yes diyorlar. çünkü anlamıyorlar. el oğlunun dedikleri o güne kadar ezberledikleri kurallaın dışında bir cümle çünkü.
Yanlıştır. Türkiye ingilizce yazabiliyor anlayabiliyor ama konuşamıyor. Konuşamadığımız için de başarılı sayılmıyoruz. Aslında bu sorunun en büyük nedeni konuşma pratiğine değer verilmemesidir efendim.
eğitim kalitesinden kaynaklıdır. öğrenciler ne teorik ne pratik olarak okullarda bir şey öğrenmezler. elbette öğrenilen okullar, kolejler vardır ancak genel durum bu şekildedir. sınav yöntemi öğrenciye bir şeyler öğretmeye dayalı değildir bu yüzden öğrenci geçeyim gideyim diye düşünür. tabi ilerleyen zamanlarda da oldukça sıkıntı çeker.
Are you cola ? are you disco ? antalya ingilizcesi en ileri seviyesi. renklerle sayilarlarla bi dönem bitiren egitim sistemimiz var malesef. Bi adres tarif ederken bile go go go nereye kadar go ondan sonra bagirarak söylemeler vs.