Vatan gazetesi'nin 08. 09. 2011 tarihli haberine göre''Bugüne kadar IMF ile 19 stand-by anlaşması yaparak, 50 milyar dolar alan Türkiye, IMF ile helalleşiyor. IMF'ye olan borcu 4.8 milyar dolara gerileyen Türkiye, 2013'te 900 milyon dolar ödemeyle hesabı kapatacak.'' Eğer rakamlar reel rakamlarsa, sevindirici bir gelişmedir.
bankacilikla ugrasananlar gayet iyi bilirler ki, her banka mutlaka baska bir ana bankaya baglidir. türkiye icinde kac banka türkiye´nin kendisine aittir bilemem; fakat yabancilarin elinde olan bankalarin sayisi oldukca yüksektir. IMF´e ödenen borclarin azalmasi güzel bir haberdir; fakat özellesen sirketler gidip, IMF´den borc almazlar, dogruca bankalarin etegine sarilir ve onlardan yüksek faizle borc alirlar, bunu da yatirim amacli kullanmaya calisirlar. Bu bankalar da bilindigi üzre yabanci baska sirketlere aittir. Ic borclanmaya gidilecek, devlet hisseleri basilacak (hic bir degeri olmayan kagit parcalari) ve para olarak tekrar piyasaya dönecekeler. Bu hisselerde bu yabanci bankalarin eline gececek vs vs... Cok dolambacli anlatmama gerek yok, en güzel örneklerden bir tanesi, türkiye´nin komsusu olan yunanistan´dadir. Eminim ki; cogunuzun bilmedigi de sudur; yunanistan´in yaklasik %70´i cinlilerin elindedir. yani Industrial Bank of China´ya aittir. Hatta yunanistan battiginda, avrupa bankalarinin dogrudan yardim etme sebeplerinden birisi de bu banka yüzündedir ki; yunanistan´a söyle bir teklifle gitmislerdir:
"Biz sizi bu durumdan kurtaracagiz, fakat karsiliginda sadece bizden mal alacaksin ve yurt disina satis yapacaksin."
Simdi konuyla ne alakasi var diyeceksiniz. Söyliyim, isin icinde banka ve para varsa hepsinin sonu da ayni olur da o yüzden.
Ha disaridan borclanmissin, ha iceriden.
borç yiğidin kamçısıdır. borç olacak elbette ama asıl önemli olan o paranın gerekli yerlere harcanması. borcun azalması mevzusu ekonominin iyiye gittiğinin göstergesi değildir. ekonomideki en önemli gösterge dış ticaret açığıdır. memlekete giren para ile memleketten çıkan para arasındaki fark en önemli denge unsurudur. an itibari ile bu cari açık dünya kadar olmuştur, tehlikeli boyuttadır, cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesindedir. ilgili haber
ülkede üretim yok. sürekli tüketim var. devlet, üreticiden yeterli vergiyi alamazken, kayıt dışı ekonominin önüne geçemezken sürekli sade vatandaştan vergi alarak çarkını döndürmektedir. akaryakıttan, sıfır km araçtan ve gsm kullanıcılarından aldığı vergi ile ayakta durmaktadır. tüketimdeki artış sadece ülkede dönen paranın hacminin genişlediğinin göstergesi olabilir. gelir seviyesinin artışını göstermez. sade vatandaş ölçeğinde cüzdanında en az 2 kredi kartı olmayan kalmadı. borçlar ödenmiyor, öteleniyor. devlet ölçeğinde de aynısı uygulanıyor.
sözlükteki ak parti karşıtlarına bakılırsa ecevit hükümetinin karanlık dönemlerinden daha kötü durumdayız, bazı aklı evvel zatlar da dış borcun arttığından şikayetçi, ulan 70 yıllık cumhuriyet tarihinde yapılmayan ihracat yapıldı, bundan niye bahsetmiyorsun, borç artmış da ihracat artmamış mı yerinde mi saymış, sıfır km kaç otomobil satıldı geçen sene biliyor musun?
otomobil örneğini niye verdim, memleketteki alım gücünü göstermek için verdim. insanlarda alım gücü azalsa bu kadar otomobil satılmaz, bu kadar konut satılmaz, memur sınıfı bile artık uzun vadeli banka kredisiyle ev araba alıyor 10 sene önce bunlar hayaldi.
109 tane skorsky almak için abd firmasına 3.5 milyar dolar vermek yerine hemen kapatılabilecek borçtur.
iktisadi olarak anlam ifade etmez, doğrudur.
sadece buna bakıp (borcun azalması) cari açık gibi diğer iktisadi gerçekleri araştırmayan ya da görmek istemeyenler hemen atılacaklardır ama türkiye hiçte iç açıcı bir pozisyonda değildir.
bir kere skorsky'e verilen paralarla neler neler yapılır, ordan başlamak gerekir.
şahsi görüşüm şudur ki bu borcu rosava nam sözlük yazarı ödemelidir.
zira sözlükte ondan başka bilgisayarını açar açmaz milyar dolarlardan bahseden bir allahın kulu yok. belli ki nemalanıyor bu işlerden...
herneyse,
bu borcu türkiye halkı değil, türkiye hükümetleri almıştır.
lakin ödeyen halk olmasına rağmen, borcun ödenmesi bir hükümet başarısı olarak lanse edilmektedir.
birtakım insanlar da imf'ye borcun ödenmesi yahut azalması ile orgazmın doruklarına çıkmaktadır ki asıl incelenmesi gereken budur sanırım.