objektif bir değerlendirme ile:
-2018 yılında yaşanan döviz ve borç krizi yüzünden parasal değer düşmesi sonucu gayrisafi milli hasılası dünyada on üçüncü olma potansiyeli gösteren ülke tekrar on dokuzuncu sıraya geriledi. yani yirmi, otuz, kırk yıl önceki pozisyonuna. bu tip finansal krizler ülkeyi hep geri çekmiştir ve ekonomik açıdan sürekli avusturya okulunun düşünce yöntemleri kullanıldığı için ülke geride kalmıştır. avusturya okulu iyi çalışabilir, eğer kişiler eğitim ile motive edilebiliyorsa. fakat edilmiyor.
-yukarıda bahsedilen kriz ile beraber iç gelişme ve yaşam standartlarının ilerlemesi duraksamaya uğradı. yüksek enflasyon kamu mallarının değerlerini de etkiledi ve alım gücünde minimal artışlar olduğundan dolayı ülke halen yirmi yıl önceki haliyle benzer bir durumda. ironik bir şekilde, on yıl önce vatandaş daha iyi durumdaydı.
-hükümetin otoriter olması ve demokrasiye meydan verilmemesi dış yatırımcıyı korkutuyor. türkiye bu konuda hiçbir zaman dengeye ulaşamadı. seksenlerde ve 2002'den beriki dönemde hep otoriter olduk, 1970'ler ve 1990'larda ise demokratik olmamıza rağmen güçlü bir hükümet kurmadaki başarısızlığımız yüzünden ekonomi yönetilemedi ve tekrar tekrar çöktü.
-bunun dışında insan gelişme endeksi yükselmede (birleşmiş milletler istatistikleri) ama dengeli gelişim yok. şehirde yaşayan orta-üst sınıf bireyler için gelişim söz konusu, fakat alt sınıf, kırsal alanlar ve doğu hep aynıydı ve hükümetimiz yaptığı gelişmeyi bu şekilde sürdürürse de hep aynı kalacak.
adaleti kaldırma partisi.
kutuplaştırma, ayrıştırma (bana oy vermeyen teröristtir düşüncesi.)
çok çabuk yükseliyoruz, böbürlenmemiz fazla.
çalışmadan başarıya ulaşma isteği.
yobazlık, tutucu islam modeli.
torpil, adam kayırma, liyakatsızlık.
sürekli sistemin değişmesi, istikrarsızlık,
sorgulamama, eleştirmeme, araştırmama,
aşırı nüfus,
türk kadının burnundan kıl aldırmaması, türk erkeğinin de kendini dizginleyememesi. (kadın erkek ilişkisinin kötü olması)
coğrafya, jeopolitik konum. düşman fazlalığı.
modern, elit, çağdaşlıktan uzaklaşmak.
atatürk ilkelerinden sapmak.
aç olduğunun farkında olmayan 50 milyon eğitimsiz insan.
20 milyon da "karnım doyuyor ya, aç falan değilim" diyerek yaşamı karın doyurma olarak görüyor.
geriye kalan da (örn: ben) ne haliniz varsa görün yaklaşımında olup artık bu ülke ve insanlardan umudunu kestiği için artık hiç bir şeye değer vermeyen, umurunda olmayan kişidir.
evet, bu ülkenin eğitimli ve üretken insanları şu an misanthropic bir durum yaşıyor. beyin göçünün altında da yatan bu.
son 40 yılda siyasal islam ile etnisite bazlı siyaset (anap, akp, hdp mhp türevi partiler, tarikatlar, cemaatler, etnik hareketler) toplumsal kalifikasyon açısından o kadar çok zarar verdi ki; toplumun devlet yapısının adeta güvenliğini sağlayan acas sistemi diyebileceğimiz tüm değerleri yok ettiler (havacılık da kullanılan airborne collision avoidance system, uçakların havada çarpışmasını engeller) türkiye artık geri dönülmez bir durumda.
her yıl milyonlarca diplomalı eğitimsiz nesil topluma kazandırılıyor. bu gençlere ne veriyoruz, verdiklerinizin günlük hayat içinde, ekonomide, toplumda hiç bir karşılığı yok. tamamen teori ve ezbere dayalı bir sistem.
günah işleme cennete git diyen bir din, suç işleme hapse girersin diyen bir vatandaşlık...
bir kadının gönlünü kazanmak için çiçek alan aşık.
ama insan günah işliyor ki kazandığı cennet vaadinden daha çekici, suç işliyor ki cezası kazandığından daha az ve tolere edilebilir, bir kadının gönlünü bir çiçek ile kazanmak, karakter ve kişilik sahibi olmaktan daha kolay.
araç haline gelmiş din, yap boz tahtasına dönmüş olup çıkarı uğruna elbise değiştirir gibi hukuk, kandırılan kadın.
sorumluluk ahlak insan olma değerleri kazansın diye insana verilen eğitim öğretim bir defa çarpık, cennet hukuk insan olma çıkara dayalı karşılık beklenen bir bir gayret.
karşılık yoksa din de, hukuk da, insan olma da olmuyor.
çürümüşlük yozlaşmışlık öyle bir seviyede ki...
bunun farkında olan kişinin misantropik süreçe girmesi ve asosyal olması kaçınılmaz.
bu saatten sonra gelişim filan beklemiyorum. mis gibi ülkemizi kimlerle doldular. bundan sonra en büyük gelişme hırsızlık, tecavüz, yağma, dolandırıcılık, dilencilik filan haberleri olur. yeni bir nesil türeyecek şimdi ve her yeni nesil gibi onları yetiştirenlerden ders alacaklar, benzeyecekler dünyaya getirenlere onları. 2050'de millet mars'a koloni kurmuş en elit insanlarını uzaya gönderip yeni ve üstün bir ırk oluştururken sanırım biz de komşu ülkelerimizden ülkemize damlayan insanların lağım suyunun içme suyuna karışması gibi bizi zehirlemesini izleyeceğiz.
1) Siyasal islam
2) Araştırmayan, okumayan, sorgulamayan cahil bir halk
3) Ahlaki yozlaşmışlık
4) Eğitimin kalitesizliği
5) Cübbeli Ahmet, Hatipoğlu Nihat gibi din tüccarı şarlatanlar vb. daha nice nedenler..
Dindir .
Bir çok devlet halkinı istiladan korumak için imzaladığı anlaşmaları bile çiğnedi . Isvicre gibi ülkelerde bir kac bin sığınmacı almak için bile referandum yapıldı. Dünyada hiçbir ülkeye 10 milyonun üzerine yabanci doldurup onlar muhacir biz ensar formulü ile işin içinden çıkılamaz . halk siz ne yapıyorsunuz der sokağa iner. Bizde halk çok dindar olduğu için 10 milyon suriyeli, afgan, ıraklı, pakistanlı. Afrikali gayet güzel yerleşti.
Öğrenmek yerine Sınav geçmek için ezberlemek, yaşamak için çalışmak yerine çalışmak için yaşamak ve her şeyden önemlisi yaşanılanlardan hiç ders çıkartmamak.
