türkiye'de düşüncelere en çok karşı çıkılan, dinsel dogmatik baskının en yoğun olduğu şehirdir.
bu soruya ters bir mantıkla ironi yaparak izmir yanıtı vermek ahmakça bir yaklaşımdır. zira atatürk heykeli yapmak, heykele tapmak falan değildir, bir lidere saygı duymak ona tapmak anlamına gelmez, onun yolundan yürümek anlamına gelir.
fakat konya'da şortlu gezerseniz dayak yersiniz. alevi derneği açarsanız yıkarlar.
afyon'da hristiyan olduğunuzu düşünebiliyor musunuz?
bingöl'de, urfa'da atatürk'ün düşüncelerini savunabilir misiniz? bu soruların cevaplarına "hayır" demek, yobazlık göstergesidir.
izmir'de kürt'ü de yaşar, türk'ü de yaşar, rum'u da yaşar, balkan göçmeni de yaşar, alevisi yaşar, sünnisi yaşar, derneğini açar, faaliyetini yapar..
insanlar birbirine karışmıyor.
işte bir yobazlık da, yobazlığını deşifre ettiğimiz ve itham ettiğimiz bu yobazların, bunu hazmedemeyip bizim çağdaş ve hoşgörülü şehirlerimize saldırmasıdır.
türkiye de her iki anlamda da yobaz insan vardır. illa bir ili göstermek, o ildeki yobaz olmayan insanları yaralar.
--spoiler--
yobaz;
1. (din) Dinde bağnazlığı aşırılığa vardıran, başkalarına baskı yapmaya yönelen kimse.
2. (mecaz) Bir düşünceye, bir inanca aşırı ölçüde bağlı olan kimse.
yobazlık uzun süredir ülkenin her yerinde mevcuttur.
bunu şehirler ile ölçmek yanlıştır.
bu güne kadar namazın ''n''sini bilmeyenler, şimdi alnını secdeden kaldırmıyor.
içini bilseniz belki, subhaneke'yi bile bilmiyordur.
amaç: sus ve yalamaya devam et!