Başarıları göz önünde bulundurarak incelendiğinde Şenol Güneş ile Fatih Terim arasında giden bir tartışmadır. Ancak birisi sınırlarını ve kendini bilen bir öğretmendir, diğeri ise tam bir kırodur.
Türkiye, Teknik ve direktör kelimesini bir arada kullanmak...
Bunu lütfen aşağılama olarak algılsmayın ama bu ülke de direktör olmak için bir eğitim almanıza gerek yok.
Tamam, bunun eğitimi yok ama bunun için kurs geliştirme programları, kişiye lisans sertifika verecek bir eğitim kurumu yapı var mı diye sormayın, bu da yok.
Bu ülke de herkes direktör olabilir.
Devlet-kamu da her ne kadar 4 yıllık bir üniversite eğitimi direktör olabilmek için ön şart olsa da hayvanat bahçesinde yönetici olan biri Tübitak da yönetici konumuna atandığını hatırlatarak, liyakat açısından bir kişi üniversite eğitimi ile direktör olarak atandığı kurumun iştigal alanı tamamen zıt ve uyumsuz da olabiliyor.
Özel sektör de bu direktör olma nasıl oluyor?
Kurum içinde eğitimden önce hiyerarşik yapı, tecrübe ön planda olsa da, kurumsal firmalarda bile şirketin sahibi kurucusu aile çevresi yakını, icra kurulu ile ilişkileri, siyaset iktidar ile bağlantısı, kısacası; adamı olma durumu daha bariz ön planda oluyor.
Hele ki futbol gibi amele sporunda, evet...
Futbol bir amele sporudur.
Krallar futbolu halk için destekler, insanları uyandırmak istemez.
Atçılığı ise zevkleri için destekler.
Öyle ya, halkın sırtında edinmiş olduğu binicilik yeteneği ve almış olduğu zevki böyle atçılık sporuna verdiği destek ile gösterecek.
Neyse, konuyu dağıtmayalım.
Spor da başarı nedir?
Aldığın madalya birincilik mi?
Yetiştirdiğin sporcular mı?
Bu başarı spor hayatında istatistik olarak kaç kez madalya kupa olarak international bir durumda?
Tesadüfler ve paranın satınalma gücü ile elde edilmiş başarılar da itici güç olan insan faktörü düşünülürse, o başarıyı sağlayacak nesli ortaya çıkarıp yetiştiren insanlar teknik direktör mü?
Son zamanlarda ülke olarak Türk futbolunun dünya şampiyonasında 3. Olması UEFA Süper kupa kazanması sonrası Avrupa ve Dünya sıralamasında geldiğimiz yere ve yine bu dünya 3. Olmak ile UEFA Süper kupa kazanan insanların sayesinde bu kadar düşüş yaşadığımız düşünülürse...
En iyi Teknik direktör tartışması yapmak ya bilgisiz cahil olmak veya aptallık ile alâkalı bir durumdur.
göreceli olmayan bir durumdur, seversin sevmezsin ama inkar edemezsin. yaptıklarıyla en iyi yerli değil en iyi teknik direktördür.
türk milletinin rüyasında göremeyeceği başarıları yaşatmıştır. şu anda gitmeyi bile başaramadığımız turnuvalar yaşatmıştır bu ülkeye.
Türkiye milli takımını yarı finale çıkaran Fatih Terim, 24 yıllık teknik adamlık kariyerinde çok sayıda ilke imza attı.EURO 2008'DE büyük prestij kazanan A Milli Takım'ın teknik patronu Fatih Terim, Türk futbol tarihinde birçok ilke imza attı.
Terim, gerek ay-yıldızlı takımın gerek G.Saray'ın başında mucize başarılar yaşadı. işte Terim'in ilkleri ve zaferleri:
- 1990-93 arasında çalıştırdığı Ümit Milli Takımı'nı Akdeniz Oyunları'nda şampiyon yaptı. Bu bir ilkti.
- A Milli Takım, Terim'li 1993-96 sürecinde ilk kez Avrupa Şampiyonası finallerine katılma hakkını kazandı. Böylece ilk defa finalilere katılmayı başardık.
- istatistik olarak ise Milli Takım, 1994-1996 arası 15 maç üst üste yenilmeyerek unutulmaz bir rekor kırdı.
- Terim bu kez 1996-2000 arasında G.Saray'ın başındaydı. 4 kez üst üste lig şampiyonluğu Süper Lig tarihinde bir ilkti. Bir Türk hoca adeta tarih yazıyordu.
- 2000 yılında G.Saray, UEFA Kupası'nı kazanırken Türk futbol tarihinde adeta bir devrim yaşanıyordu. Bir Türk takımı ilk defa böyle bir başarıyı, üstelik 9 maçta hiç mağlup olmayarak gerçekleştiriyordu.
- Fiorentina ve Milan'ı çalıştırıp italya'da çalışan ilk Türk hoca unvanını alan Terim'in yolları A Milli Takım'la 2005'te yeniden kesişti. Terim, 2. kez takımı Avrupa finallerine taşıdı, yarı final başarısı yine bir ilk oldu.
- Fatih Terim'li Milli Takım, bu finallerde Hırvatistan ve Çek Cumhuriyeti'ni ilk kez resmi maçlarda yendi. Fatih hoca teknik direktörlük başlangıcından 2012 Şubat ayına kadar ki kariyeri süresince 448 maça çıkmış 258 galibiyet elde etmiş, 106 maç berabere biterken, 84 maçta mağlubiyet yaşamış. Terim'in galibiyet oranı % 57.59. Ayrıca milli takım tarihinde en çok maça çıkan, en çok galibiyet alan, teknik patron durumunda.
ayrıca;
italya'da, Devlet Nişanı (italyanca: Ordine della Stella della Solidarieta italiana) ile Commendatore ünvanı alan ilk Türk teknik direktör.
2008 UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası'nın en iyi teknik direktörü seçildi.
Terim, kariyerinin 5. lig şampiyonluğu ile lig tarihinde en fazla şampiyonluk kazanan teknik direktörü unvanını almıştır.
Ayrıca daha önce 2002 yılında düzenlenen UEFA Elit Teknik Direktörler Forumuna davet edilen ilk Türk teknik direktör unvanını kazanan Fatih Terim, aynı organizasyona 2012 yılında tekrar davet edildi.
(bkz: abdullah avcı)
milli takım antrenörlüğü yapmak oldukça zor bir iştir. motivasyon kolay yakalanmaz ancak kulüp performansı ve ayrılığından sonraki iib takımına baktığımızda abdullah avcı'nın önemini anlıyoruz. taktik, disiplin ve futbolcu eğitimi konusunda sadece türkiye'de değil tüm dünyada sayılı isimlerdendir.
kesinlikle ersun yanal'dır hiçbir yerli hoca onun kadar teknik-taktikden anlamıyor sırf gaz hadi kocum falan fistan adam her gittiği takımı yoktan var ediyor (bkz: eskişehirspor) (bkz: genclerbirliği).
türk hocaların en iyi sayılanının bile tek olayı gaz. yani maça çıkmadan önce futbolcuları motive etme siki. türkiye'de hocalık bu zannediliyor ama değil. bu hocalığın sadece onda biri. esas hoca taktisyendir. bu taktisyenlik ise sadece maç içinde değil takımın geleceğinin taktiğidir.
iste ersun yanal ise böyle bir hocadır. çalıştırdığı takımlar genellikle anadolu takımları. her gittiği takımda anlık başarılar hedeflemiyor, hatta gittiği takımlarda önce taktiği oturana kadar seri mağlubiyetler alıyor. taktiği oturdukça takım devamlı yükselen bir grafik yakalıyor. en son örnek eskişehirspor. takımın başına geçtiğinde takımın ne oynadığı belli değil. hedef büyüteceğiz diye yola çıkıp göt üstü oturdular. sonra ersun yanal geldi. ilk maçlarda çok başarısız bir grafik sergiledi. hatta onun ilk zamanlarında hikmet karaman gaziantep'in başına geçti ve seri galibiyetler aldı. herkes dedi ki ulan biz eskişehirspor olarak neden hikmet'i almadık? ersun yanal topun ağzındayken bile bildiğinden vazgeçmedi soğukkanlı bir şekilde işine baktı ve takım bugün ligin en iyi takımlarından. öyleki içerideki fenerbahçe ve dışarıdaki beşiktaş ve galatasaray maçlarında üç büyük denilen klüpler eskişehirspor'a karşı kontraatak futbolu oynamak zorunda kaldılar. çünkü eskişehir top göstermiyor. özellikle son dakikalara doğru takım o kadar diri kalıyor ki, sanırsın bir ispanyol, bir ingiliz takımı...
