hayır türkiye akp yönetiminde faşizme koşmuyor.. olan başka bir şey.. akp türkiye'yi proto faşist devletçi gelenekten çıkartıp, en az onun kadar, belki de daha despot semi liberal görünümlü post modern ümmet devlete doğru götürmeyi amaçlıyor. bunu yaparken, liberal siyasi literatürün işine gelen yerlerini çok güzel kullanıyor, kemalist ve çoğu artık prostatlı eski solcuların modern ve çağdaş siyasi kültürü bilmemelerinden, bildiklerinin de artık küf kokmasından (!) de çok yararlanıyor.
tabii bu arada türklere kendilerine türk demelerinin ırkçılık ve faşizm!, olduğu, kürtlerin ise kendilerine kürt demelerinin * çağdaş demokrasi ve insan haklarının gereği olduğu! telkin edileriek türkiyenin çok etnisiteli, çok mezhepli yapısını "gereksiz yere ve kaba bir şekilde bastıran" üniformist kemalizm yerine yine ayni şekilde, yani kaba saba ve hesapsızca etnik saçılma, kaos özendiriliyor.
akp, iç ve dış destekçilerinin organize eylemleri ile, kemalizm olarak adlandırılan, kuvvetlendirilmiş egemen devlet elitleri aracığı ile jakoben yöntemlerle toplumu dönüştürmeye çalışan bir tür nispeten ılımlı bir proto faşist ideolojinin güç kaynaklarını teker teker kesiyor. dolayısı ile faşizm, türkiyenin gittiği değil, geldiği yerdeki ideoloji aslında..
ancak bunlar yapılırken, türkiye'yi isviçre, isveç veya yeni zelandaya benzeyen bir rejime götürmek amacı ile yapılmıyor.!
zorla aydınlatmacı kemalizmin ilkokul müsamere mantık düzeyindeki proto faşizmi, giderek güçlendirilen yürütme, bostan korkuluğuna çevrilmiş yasama, kontrol altına giderek alınan uysal yargı aracılığı ile, yeni bir otoriterizme yelken açılıyor; nihai amacı hiç de bireycilik, bireysel özgürlük ve çoğulculuk olmadığı aşikar olan yönetim keyfi, ama amacı önceden belirlenmiş ve tıpkı eleştirdiği kemalizmin toplumsal mühendisliğine benzer biçimde (kemalistler zorla aydınlatıyorlar, zorla modernleştiriyorlardı) zorla veya dolambaçlı ikna ile islami motifler üzerine kurulu bir yeni ülke hayali gerçekleştirilmeye çalışılıyor adım adım..yasalar açıkça vahhabi yasaları olmasa da fiili uygulamada çok akıllı bir strateji ile "sosyolojik islam" stratejisi ile iş bitirilecek. yani yasalar mini eteği, içkiyi, açık kadın başını, bir çok bireysel hakkı açık açık yasaklamayacak. ama "etraf baskısı", "toplum iyi gözle bakmıyor" "halkımız bundan alınır" tipik tutucu toplum açıklamaları (geçtiğimiz bin yıldır kaderimiz olduğu gibi)
beğenmediği kişi ve kuruma, güncel en antipatik kavramlar listesinde moda olan ne varsa onu söylemek modası gene nüksediyor. hükümetin ülkeyi dönüştürmeye, keyfi ve denetimsiz yürütme yaratmaya yönelik çabaları chp ve bir kısım muhalif tarafında "faşizm" le suçlanıyor..
bir çok kavram gibi aslında faşizm de istediğin niyete çiğnenebilecek bir hap değildir. sınırları vardır. her otoriter veya totaliter rejim, her keyfi yönetim, şiddet bile kullanılsa her zora başvuran iktidar faşist değildir, olması da gerekmez.
faşizmle ırksal şövenizm genelde beraber gitseler de mutlaka ırkçılık faşizmde şart değildir.
faşizmin özü, devleti, onun tarihsellik içindeki uzun geleceğini kutsaması, en yüce değer olarak tanımlamasıdır.
doğası gereği, faşizm aslında laiktir, devleti kutsar.
devletin bekası ve amaçları uğruna bireyler feda edilebilirler, sadece birer araçtırlar.
faşizm, düzeni, üniformaları, aileyi, kahramanlık, vatanseverlik hamasetini önemser ve yüceltir.
tarihte geçmiş çağlarda ataların büyük uygarlıklar kurduğunu, büyük kahramanlıklar yaptığını, fakat zamanla "dış" güçlerin
fesat çıkarıcı etki ve hileleriyle kahraman halkımızın yozlaştığını ve pasifize olduğunu öne sürer.
faşizm disiplin meraklısıdır. ancak bunu gerçekleştirmek için illa büyük kan banyosuna, kanlı idamlara da her zaman ihtiyacı yoktur.
iyi planlanmış stratejilerle halkın gönüllü yardımı ve işbirlliği ile faşizm demokrasi yolu ile bile tesis edilebilir.
çoğu kişi bilmez, ama faşizmin ismiyle kurulduğu italyada faşist yönetim altında sadece 2 kişi siyasi cinayete kurban gitmiştir(biri de yanlışlıkla!)
tarihi, kültürel, konjonktürel şartlar biraraya gelince, bir ülkede faşizm, halkın çoğunluğunun kabulü ve isteği ile de kurulabilir.
sırp kasabı olarak anılan miloseviç, sırbistan'da bir gurup maceraperest lümpenin oyunları veya ihtilal ile iktidara gelmemiştir.
bizzat sırp halkının oyları ve desteği ile seçimle iktidara gelmiştir..
yaptığı eylemler, yürüttüğü ırkçılık, şövenizm, farklı kültürleri yoketme kampanyaları, sırbistan parlamentosu, sırp aydın sınıfı ve sırp halkının önremli bölümünce desteklenmiştir.
dolayısı ile boşnaklar, "demokratik bir faşizmin" kurbanı olmuşlardır. boşnakları katledenler, salt "bir gurup aşırı sırp" değildir.!
sokaktaki sırp'ın temsilcileridirler. katliamı durudurmaya yönelik uluslarası gücün eylemleri, hemen tüm sırp halkınca lanetlenmiş, protesto edilmiştir. eğer müdahale olmasa idi, son müslüman boşnak da sırp kasaplarının elinde feci akibetine kavuşana kadar etnik temizliğin devam edeceği şüphesizdi.
şüphesiz olan diğer birşey, balkan tarihinin vahşetinden süzülüp gelen sırp milliyetçiliği, şövenizmi üzerine kolayca yuva yapabilen sırp faşizminin, kendi ülkesinin meşru hemen tüm makamlarınca desteklendiği ve halkın desteğini arkasına aldığıdır.! zaten halkının tarihi, tarihsel hassasiyetleri ve kompleksleri ile sıkı bir bağ kuramayan faşizm, yüzeysel ve "dandik" bir faşizdir.. iktidarı genelde kısa, yüzeysel, etki alanı da sınırlı olur.
gerçek faşizm, ideolojisini bir halkın ruhuna işler, onun kültürel kodlarının bir parçası haline gelir.
latin amerikada, orta doğuda orrduların iktidara elkoyup, iktidara bol ve parlak apoletli, armalı generallerin gelmesi, magazinel literatürde faşizm olarak hemen dalgalansa da, siyaset disiplinine göre gerçekte tam öyle değildirler.
askerlerin iktidara elkoymaları, hatta sivil siyasetçileri, karşıtlarını hapsettirmeleri işkence ettrmeleri ve hatta idam ettirmeleri, demokratik ve hukuki olarak gayrimeşru, kanunsuz, insan haklarına aykırı, vb. bir çok olumsuz sıfatlarla adlandırılabilir ve mahkum edilebilir.
cinayet ve kanunsuzluk, faşizmin kötü adından ötürü hemen onunla eşleştirilir sokak siyasetçilerince.. ama yanıldıkları nokta şudur.
gerçek faşizm, meşruiyete önem verir, yasalara da önem verir. (ancak yasaları, demokrasi, eşitlik, gayrişahsilik vb. gibi çağdaş çoğulcu demokratik değerleri içermez) ayrıca, faşizmin asıl devamlı kullandığı gücü asker değil, polistir.
yönetim keyfi gibi gözüksede, yöneten liderin yüksek idealler-bizim için saçma sapan da olsa! vardır.
halk lidere, yapılan propagandaya göre, liderin keyfi için değil, ulus ve devletin yüceltilmesi uğruna itaat eder, etmesi gerektiği propaganda edilir. dolayısı ile faşizm, iktidardaki yüceltilen lider ölse bile iktidarını daha epey devam ettirebilir.
faşizmden kasıt ideolojik anlamda faşizm ise doğru önerme. yalnız faşizmden kasıt tayyip, akp falansa saçma öneri.
faşizm türkiye'nin kaçınılmaz geleceğidir.
faşizm;
kuşağa hoş geliyor, siyasetten hiç anlamayan sokaktaki bir vatandaşa soylu bir harekete katıldığını hissettiriyor.
faşizme ihtiyacımız var bizim. umutsuz, dibe batan insan yığınlarından birer aslan yaratmak için ihtiyacımız var.
kendini bir şey sanan sağcıların faşizmi bilmeden konuşmaları ve ona doğru koşmaları bence Akp'nin peşinde yürümeyin!
(bkz: abi birakın sağcı ayaklarını ya)