felakete gittikçe yaklaşılıyor. türkiye'nin geleceği hiçte iyi gözükmüyor. özelleştirmeler türkiye'nin sonunu getiriyor. çoğu zaman haberlerde gördüğümüz türkiye şöyle türkiye böyle gelişiyor manşetleri halkın gözünü boyadıkça ülkeyi bu hale getirenler ise adeta kara sinek gibi ellerini sıvazlıyorlar*. cıa bile işi gücü bıraktı, türkiye için verdiği istatistik de, türkiye gelecek 50 yılda avrupanın en büyük devletlerinden biri olacak diyor. biri değil de belki bu gidişle avrupanın en büyük devletinin resmi sömürgesi olabilir. kısa yoldan göstermek için öncelikle özelleştirme ile başlayalım.
özelleştirme: kar getirmeyen kamu kurumlarının verimli hale getirebilecek yatırımcıya verilmesidir.
özelleştirmeden sonrada kamu kurumlarının kazançlarından bahsedelim. peki bu kamu kurumlarının kazançları ne yapılıyor dersiniz ? öyle ya devletin masraflarına harcanıyor. bu masraflar içinde ne var dersiniz? tabi ki de en başında devletin yegane çalışanları olan memurların maaşları var.
özelleştirilen kurumları teker teker saymayacağım kısaca göz gezdirin ve devam edelim.
özelleştirelen kurumlara bakıldığında yukarıda verilen tanıma uymayan birşeyler farkettiniz mi ? evet ben farkettim. kar getirmeyen kurumları anladıkda, ulan kar getirenler niye özelleştiriliyor. şimdi de spor toto özelleştiriliyor. bakın nede kar getirmeyen bir kurum.
--spoiler--
özelleştirme sırası, iddaa oyunu sayesinde gelirini son 8 yılda 24 milyar TLnin üzerine taşıyan Spor Totoya geldi.
--spoiler--
bak işte ulan 24 milyar tl kar yapan kurum neden özelleşir ki ?
bu böyle devam ettikçe devlet masraflarını karşılayamayacak. hal böyle olunca da kabak vatandaşın başına patlayacak. bizde enayiyiz ya, yumacağız gözümüzü, açacağız götümüzü yoksa ağzımızı mıydı ? her neyse bu gidişata göre vergiler artacak vatandaş isyan bayrağını çekecek. 2 gün yürüyüş, 3 gün grev sonrasında gene her şey unutulacak. ta ki topraklarımız satılana kadar. sonumuz yunanistan'dan beter olmasa bari. hadi onların dayanağı ab var. bizim neyimiz var. herkes bizim kara kaşımıza, kara gözümüze hasta değil.
"ne olacak bu memleketin hali?" sorusuna günümüzde verilebilecek cevaplardandır. ayrım, bölünme, kriz kelimeleri hayatımızda o kadar çok yer edindiler ki insan ister istemez huylanıyor.
günümüzde ekonomik durum iyiye gidebilir ama bundan yoksul kesim ne kadar faydalanıyor o muamma. bakıyoruz ülkemizde zengin sayısında artış var ama insanların geçim sıkıntısı hep aynı değişen birşey yok. kimse televizyon, beyaz eşya alımı fiyatından falan bahsetmesin bu ürünlerin teknolojisinin yenilenmesiden dolayı ucuzlamalar olmuştur hükümetin marifeti falan değildir. şimdi soruyorum kaç kişi gidip bir maaşıyla plazma tv alabilir? bu işin ekonomik kısmıydı. birde ülkenin kamplaşması durumu var ki bu çok tehlikeli. istediğiniz kadar paranız olsun bu ülkede huzur yoksa o paralarında pek anlamı kalmayacaktır. zira akp bu dinci ve ırk siyaseti üzerinden yaptığı bu politika aynı zamanda kendisinden olmayanı dışlama bu ülkeyi acayip germeye başladı. seçimi kazandığında o söylediği ülkeyi bütünleyici olacağı sözünün hep tersi uygulamalar yaptı ve şu anda da hala hiç kimseyi dinlemiyorlar bu da halkta ciddi bir nefret uyandırmaya başladı.
özelleştirmelere gelelim. bence devletin kar eden kurumlarını hemde yabancı kuruluşlara satması tam bir vatan hainliğidir. devlet kurumlarda çalışan insan sayısı özele göre biraz daha kalabalık olur burdan işsizlikte bir nevi katkı olur. aynı zamanda elde edilen kar devlet kasasına gider ve bundan bir çok insan nasiplenir. hem devletin mali açıdan güçlü olması halkada huzuru getirecektir. ama o kurumlar özelleşirse işten çıkarmalar başlayacaktır işsizler hanesine katılanlar olacaktır. aynı zamanda özel bir firmada patronların 100 bana 1 sana mantığı olduğundan dolayı çalışanında pek cebine giren olmayıp yoksullaşma artacaktır. aynı zamadan elde edilen kar sınırlı sayıda kalıp sadece işletme içersinde dönecektir. soruyorum sizce hangisi daha makul olandı? aklı ve vicdanı olan insan bu özelliştirmeleri yapmazdı...
özelleştirme adı altında ülke parsel parsel satılıyor. vergiler artırılıyor. peki bunca gelirle bu devlet halkına dişe dokunur ne yatırım yapıyor? duble yollar mı? onlar girdi duble duble de çıkmıyor anasını satayım.
hakkımı yiyene hakkım zehir zıkkım olsun diyorum görevini kötüye kullanan tüm söz sahiplerine.
yani söyleyip hali hazırda bozuk olan moralleri bir kez daha bozmak istemiyorum ama ülke gerçekten ama gerçekten kötü bir duruma doğru gidiyor. biraz aklı olan insanlar sesini çıkaramasa bile bunu görüyor zaten. sadece buna alıştırıldığımız için ülkece böyle garip bir umutsuzlukla birlikte büyük bir stresin içerisindeyiz çünkü verebileceğimiz mantıklı tepkilere dair olan şansımız da elimizden alınmış durumda. en basitinden protesto etmek... protestoların bir özelliği de ülkenin gerilimini azaltıcı nitelik taşımasıdır ancak şu an bu da mümkün değil ve emniyet supabı görevi gören bu tip şeyler olmazsa kazanın patlamaması için de bir engel kalmaz.
yakın zamanda bir darbe gördük ama etkisi çok çabuk geçti, çünkü bir çok konu gibi bu da normalleştirmeden nasibini alıyor. yarın sabah gerçek ve ciddi bir darbe olsa hiçbirimiz şaşırmayacak durumdayız sanırım. ancak 15 temmuz'da kısa kollu t-shirtlerle sokağa çıkanlar bu sefer bir bir yere indirilir, hem de hiç acımadan, herhangi bir kesimden karşı çıkan da aynı şekilde. bu yobazların bir an önce bu tutumlarından geri dönmesi gerek yoksa cidden sonumuz kötü. bunu "darbeci asker kalmadı" deyip sadece bir iç darbe olarak görmek hata olur. fitili gelecekte ateşlenmesi olası bir kaosun hüküm sürmeye devam ettiği günlerde bir sabah uyandığınızda "demokrasi getirdik size" diyen conilerle karşılaşırsanız hiç şaşırmayınız. sevgi dolu coniler bize "demokrasi" getirmek için ellerinden geleni ardına koymayacaktır buna emin olabiliriz.
ülkedeki cahillik ve ortadoğululuk seviyesine bakarsak o güne doğru freni boşalmış kamyon gibi gidiyoruz. dikkatli olalım.
bu millet darbeye karşı olacağına kadar yozlaşmaya, adaletsizliğe, kendi haklarının gasp edilmesine ve gerçek vatan hainlerine karşı çıksaydı zaten bugün bu durumda olmazdık. ülkenin kaybedecek neyi kalmış ki darbe kötü olsun?
türkiye'nin bu gidişat ile bilfiil işgal edileceği zaten açık, insanlara ütopik gelen nedir, bilemiyorum.
