kurucuları asker olan bir ülke kurucularının siyasi parti kurmayı teşvik etmesi , kadınlara seçme seçilme hakkı vermesi , seçimle iktidarın belirtlenmesi teşvik etmesi ile demokrasi için büyük çaba göstermiştir.
kurucuları bu anlamda büyük devlet adamlığı örneği göstermişlerdir.
kuruculari asker olan ulkede kurucularin once siyasi parti kurma hakki verip sonra "yok bunlar cok muhalifler boyle sey olmaz" diyip tekrar tek partili rejime gecmesi demokrasinin ne kadar oturdugunu bize gosterir.
ben yaptim oldu anlayisiyla halka dayatilanlarin demokrasiyle uzaktan yakindan alakasi olmamasi da cabasi.
cok patili donem 1950 de baslamistir.
demokrasiden bahsedeceksek 50 den sonrasina bakilmalidir. 50 den gunumuze pek parlak demokrasi tarihimiz yok ama ogreniyoruz.
1960, 1971, 1980 gibi askeri darbeleri yaşayan bir ülkenin demokrasi yolculuğu için oldukça zorlu diyebiliriz. milletin verdiği oyları geçersiz sayıp yönetime el koymak bir nev'i milleti yok saymaktır.
hele ki 1960lı yıllarda üst üste yapılan seçimler, çıkan sonuçları beğenmeyince ''darbe yaparım haaaa'' diyip ülkeyi yeniden seçime zorlamak, 62-63 yıllarında peş peşe albaylar cuntasının darbeleriyle sarsılmak...
demokrasi gibi taşıdığı anlamı çok ulvi olan bir olguyu çok yanlış anlamıştır bu ülke yıllarca. demokrasi kültürü yeni yeni gelişmektedir.
şayet erdoğan gidecekse bu ya istifasını sunarak yada seçimle yani halkın iradesiyle olmalıdır. demokrasi dediğin budur.