2 bin liraya telefon al, götünde don yokken, ithal arabaya bin, sıçmaya o arabayla git, benzin yak, mazot yak, göt kadar evine 500 ekran plazma al sonra, cari açık var yeaaa, hökümet hede hödö de. samimyetsizlik yapmayın oğlum. hiç düşünen yok amk, arabada, şunda bunda niye bu kadar çok ötv var diye? ya olmasa. ötv olmasa yada düşük olsa? bu millet yatak odasından tuvalete limuzinle gitmeye kalkar allah çarpsın. ensesi kalın kodamanlar zaten üretmek istemiyor, hazırı getirip satmak varken niye uğraşsın adam. bu durumda cari açık kimin suçu acaba? safi hükümetin mi yoksa senin benim de suçumuz var mı?
aşırı tüketime bağlı olarak ithal edilen ürünlerin; yiyecek, içecek ve giyecek şeklindeki hazır tüketim kaleminde olması sürekli olarak bu açık sorununu gündeme getirecek bir durumdur. satın alınan dış mal, eğer işlenip dış piyasaya ihraç edilemediği sürece bizler cepten yemiş olacağız. dolayısıyla ülkemizin de benimsediği ihracata dayalı büyüme politikasının özü; hazır tüketimi iç piyasadan karşılamak, katma değer getirisi yüksek sanayi mallarını da dış piyasadan yarı mamul şeklinde ithal edip, işleyip ihraç etmektir. bu sorunu büyüten halkımızdır. halkımızın istek, talep ve lüks hayat arzusudur. mercedes binip benzin fiyatının yüksekliğinden şikayet ederiz. mercedesi dışarıdan alıyoruz, benzini de dışarıdan alıyoruz. mercedesi ithal ederken, karşılığında bu ithalat maliyetini dengeleyecek ne ihraç edebiliyoruz? hiç bir şey! ya enerjimiz? o da aynı şekilde. sözün kısası tüketim içeride cereyan ederken paramız dışarıya uçuyor.