işte biz o gün yaşayacağız diye bir şarkının gerçek olacağı o ulvi, güzel günlerin tam manasıyla yaşandığı an. rize'de çay toplayan kardeşimin, kayseri'de işçi güzel insanımın ve erzurum'da soğuk havada sipariş yetiştirmeye çalışan kurye kardeşim gibi benim harika vatandaşlarımın gününü gün edeceği aziz gün.
inanın bana şu an düşünüyorum, kafamda tahayyül ederek o güzel günleri; milli irade sayesinde inşa ederken çektiğimiz o zorlukları düşünüyorum. cefakar sivaslı kardeşimi, kahraman yozgatlı kardeşimi, kendini tanklar önüne atıp evladının mürüvvettini dahi görmemeyi göze alan güzel anne babalarımızı, eli öpülesi ayakları altında paspas olunası o güzel insanları düşünüyorum. diyorum ki; işte biz bu güzel günlere layığız, bu ülke boydan boya kahraman, vatansever, adam gibi adam tayyip erdoğan'ın izinde olan insanlar ülkeyi ak renge boyamalı...
nerede bir zalim varsa onun karşısında duran bu aziz millet, nerede bir mağdur, kalbi kırık varsa ona el uzatan bu aziz milleti arkasına alan ulusların lideri recep tayyip erdoğan'ın heykellerinin her yerde olacağı gündür işte. o gün ki doğmamış çocukları için hamile kadınların yüz sürdüğü heykelleri dikilecek mertebeye ulaşmış uzun adamın evlatlarının her yerde olup salt iyilikle bu ülkeyi tek başına yöneteceği gün...
15 temmuz'u saygı ile anıyor, şehitlerimize yüce allah'tan rahmet diliyorum. yoluna canımız feda gazi recep tayyip erdoğan!
Türkiye'nin boydan boya Ak partili olduğu gün evet korkunç olurdu ama bir milletin veyahut bir topluluğun siyasi vb. olarak tek ve aynı görüşe sahip olması, işte tam olarak bu korkunç olurdu. Yoksa yok efendim o bu parti şu bu parti olmak değil buradaki asıl sorun arkadaş. Tamamı aynı veya birbirine benzeyen bireylerden oluşan toplum ne felsefe ne bilim yapar ne tarihe adını yazdırır ne de devamlılığını sürdürebilir. Sözün özü bırakın çeşitlilik olsun. Çeşitlilikten kaos doğar, kaostan da felsefe doğar yeni düşünceler doğar.
(bkz: felsefe okuyorum ben ya)