2001 yılında ise 65-195 aralığında ,
2002 yılında yüzde 50-70 ,
2003 yılında yüzde 28-60 aralığında ,
2004 yılında ortalama yüzde 23-25 aralığında,
2005 yılının Kasım-Aralık ayları ile 2006 yılının ilk altı aylık döneminde yüzde 13-14 aralığında ,
2007'de 16,5-20,5 aralığında ,
2008'de de 16,5-21,5 aralığında gerçekleşmiştir.
2009'un ilk üç aylık döneminde bileşik faizler yüzde 13-14 aralığında seyretmektedir.
yukarıdaki oranlar nominaldir. reel oranlara bakınca yine düşüşler olduğu görülecektir. fakat her şeye rağmen türkiye reel anlamda hala çok pahalıya borçlanmaktadır.
sonuçta borçlanmanın maliyeti azalmaktadır. yani bir borçlanma mutlaka vardır. iç kaynaklarla borcu ortadan kaldırmak gibi bir hedef yoktur. ve borçlanmanın seviyesi arttıkça maliyeti düşse ne işe yarayacaktır acaba?
yani ilk yıllarda 500 lira boçlanıp yüzde 65 ile boçlanıyorsak şimdi 500000000 borçlanıp yüzde 12 maliyet ödüyruz peki bu bir gelişme mi?
dipnot: hiçbir ekonomşi bilgim yok sadece akıl yürütme yapıyorum.
resmi enflasyon rakamlarına bakarak işkembei kübradan sallayıp işi bilenlere yersen, koyunlara çok iyi gidiyoruz aforizması. borçlanmanın maliyeti ödediğin faiz değildir sadece, bu böyle biline. ve çoğunlukla borcun karşılığında neleri ipotek ettiğin çok daha önemlidir.
faiz oranlarını "sikiros kalemi" gibi gözümüze sokarak "ey vatandaş borçlanma maliyetimiz düştü iyice bak 'keh keh keh'" diyenler yerine artık borçlanmaya gereksinimimiz yok diyebilecek yiğitleri görmek istiyoruz meydanlarda. hatta latin ülkelerindeki gibi borç verenlere siktirin gidin diyecek yiğitler.