Ab yetkilileri son alacağız dediklerinde yıl 1999 falandı . Abdullah òcalan yeni idam cezası almıştı. idamı kaldirmazsanız sizi almayız deyip idam cezasını kaldırtmışlardı. Bu herifler böyle demişse yarra yedik.
Neden böyle söylüyorum:
Avrupa ordusunu falan bir kenara bırakalım, o mevzu sanılandan da büyük ve önemli.. hele türkiye’nin ingiltere, ispanya ve italya ortaklıklarını düşünürsek, gayya kuyusu kadar derin.
Çok küçük bir örnekten bahsedeceğim: ukrayna çatışmasızlık devriyeleri.. bizim, rusya ile sorunsuz bir biçimde yıllarca suriye’de yaptığımız şeyi ukrayna-rusya sınırında da isteyecekler..
Kimden isteyecekler? Estonya’dan mı? 1200 km’lik bir kara sınırında rusya’nın ukrayna’yı her gün adım adım işgal etmesini engelleyecek güçte bir ordu, üstelik de rusya’ya laf dinletecek bir diyalog mekanizmasına sahip, rusya’nın sözünü çiğnemeyeceği, gelen ordunun şerefini düşürmeyeceği ama avrupa ve abd ile iyi diyalogları olan, hem de nato standardında bir orduya sahip kaç devlet var?
O kadar spesifik bir şeyden bahsediyorum ki, belde belediyesine başkanın yeğenini itfaiyeci almak için açılan iş ilanlarından bile daha kişiye özel bir tanım bu..
Ab’nin, burnunun dibinde, Böyle büyük bir devletin kafasına göre hareket etmesine izin verme, politikalarına şekil vermeme lüksü olabilir mi? Beş sene sonra ordumuz ve nüfuz alanımız öyle büyük bir hale gelecek ki, sadece saldırmayalım diye yunanistan ve rum kesimi, ab’ye girmemiz için almanya ve fransa’ya yalvaracak.. bizim, üyelik konusunda kendimizi ağırdan satmamız ve belli bağımsızlıklarımızdan taviz bile vermememiz gerekir.
Öte yandan, bize de bir fren mekanizması lazım. Mesela kamı harcamaları vesaire gibi konularda.. veya ben mesela, iran devlet başkanı pezeşkiyan’ın trump’a rest çekmesinden feci korkuyorum.
Bunlar iran’ı güney azerbaycan, merkez iran ve luristan olarak üçe böler, tebriz tarafında bir otonom bölge yaratır ve burayı da türkiye’nin önüne havuç diye atarlarsa, biz de hazar denizi ile somut bağımız olacak diye buna çanak tutarsak; bunlar da luristan’a otonomi kazandırıp, iran kürt bölgesini kandil’e yaslarlarsa; sadece suriye-ırak ve iran’daki üç bölge kara sınırıyla bağlanmış olmaz, basra körfezi’ne kıyı olan bu bölgeden taşınacak petrol; bizim suriye ve kuzey ırak petrol taşıma nüfuzumuzu yerin dibine sokar. Halbuki şimdi Suriye’den çıkan bir hattı bağlarsın kerkük-yumurtalık’a, işler türkiye’nin kontrolünde olur.
Zaten şu anda görüldüğü kadarıyla ypg’nin merkezi orduya güya katılma biçiminden dolayı çok rahat değilim, bu halde işi iyice de sarpa sarmış addederim.
Bu tip durumlar için batıda bir emniyet supabına sahip olmamızı da önemli bulurum. Yoksa dolaşım molaşım konusu beş dakikada hallolacak şeyler.