19. yüzyıl osmanlı'sına doğru gitmektedir şeklinde cevaplanacak soru cümlesidir...
osmanlı, borç sarmalına ancak 100 yıl dayanabilmiştir ve bölünmüştür... misak-ı milli'nin küçük bir kısmı hariç ele geçirilmiş ve çağdaş bir devlet kurulmuştur... büyük toprak kaybı gerçekleşmiştir...
türkiye 2002 yılında 221 milyar -79 yılda borçlanılan miktar- dolar borçlu iken, kişi başına düşen borç miktarı 3500 dolar iken, bugün 408 milyar dolar -4,5 yılda borçlanılan miktar 187 milyar dolar- olan borç ve kişi başına düşen 5500 dolar olan borç...
türkiye bir 200 milyar dolar daha -ki, 350-400 milyar dolar olması çok muhtemeldir bu miktarın- borçlanmaya gücü yoktur... osmanlıya uygulanan ekonomik baskı ve dağıtma süreci, aynı sistemle uygulanmaktadır...
100 yıl sonraki nesillerimiz, yeni bir kurtuluş savaşı verebilir...
türkiye üzerine kafa yoran insanların sık sık sorduğu soru cümlesi.
türkiye onyıllardır devam eden devletçi yapıdan kurtulup, demokrasiye geçiş yapıyor. güçlerini kaybetmekten korkan devletçi geleneğin öncüleri, imtiyazlı statülerini kaybetmek üzere oldukları için "devlet elden gidiyor" yaygarası yapıyorlar. aslında devlet bir yere gitmiyor, sadece onlar imtiyazlı statülerini yitiriyorlar. hayırlı olsun.
23 temmuz 2007 itibariyle şu an iktidar partiye oy veren %47'lik dilim dışındaki vatandaşların kafasındaki yegane soru. kesin birşey varki, kendini atatürk'çü, sağcı, solcu vs sayan birçok partinin kökten bir değişim geçirmesi gerektiği böylece belli olmuştur. mazot'u 1 ytl'ye indirmek, öss'yi kaldırmak, fındığı 2ytl yapmak, her emekliye maaş bağlamak yetmiyormuş demek ki..
bu geceyle anlaşılacağı üzere ciddi manada boktan bir yere doğru hızla gidiyor. kişisel özgürlük kavramı artık türkiye'de yaşayan türklere çok uzak bir kavram oldu çıktı. azınlık olarak tabir edilen kesimin yaptığı provakatif gösterilere izleyici kalanlar, cumhuriyetin ilanının kutlanmasında panter kesiliyor.
ne oluyor böyle ya? nereye gidiyoruz? ben bu kadar net türkiye cumhuriyeti düşmanlığı besleyen birini görmedim, halkın yüzde bilmem kaçının isteğiyle bir yerlere gelmiş.
askerlik başvurumu yapmadan önce "gitme, kimin için yapacaksın askerliği" demişti bir arkadaşım. kafama sıçayım ki onu dinlemediğim için. hakaret bile etmeye değmeyecekler rahat uyusun diye mi ben canımı tehlikeye atacağım şimdi? tek tesellim eğer olur da ölürsem yakalarından düşmeyecek bu eller. elbet onlarda geberip gidecek. o zaman hesabı sorulacak, bu dünyada sorulmazsa.