Pkk yönünden şunları diyebilirim ki sinekten kurtulmak için öldürmen yetmez, bataklığı kurutman gerek.
Gerekirse abd'nin meksika sınırına ördüğü duvar gibi duvar örülmeli kritik bölgelere. Göçmen ve sığınmacıları geri ya da başka ülkeye gönderilmeli. Öyle sınırdan elini kolunu sallaya sallaya girilmemeli. Dış güvenliği sağladıktan sonra iç güvenliğe yönelmeli.
istenilen kadar terörist öldürülsün, operasyonlar sürsün bir boka yaramaz. Sınır çin hattı gibi giren çıkan belli değil, ölenlerin yenisi her zaman gelecektir.
Siyaset olayı ise ;
Bom bok hiç uğraşmıyorum. Eğer ki oy kullanma bazı şeyleri değiştirseydi o hak bizlere verilmezdi.
Herkes senden bir şeyler istiyor ise.
Çözüm bunları yok sayıp ben de bunları istiyorum demektir. Yani hakkı sen iddia edeceksin. Bunu yapabilmen içinde güçlü olman gerekir. Türkiye teknolojik alanda veya silah teknolojisinde maalesef ki geride.
işte şunu ürettik bunu ürettik tatavası yapmayalım arkadaşlar. Bir çok ülkenin askeri teknolojisinin bir kısmı bilinmiyor bile. Hani senin ürettiğin bir iki aracı kimse takmıyor. Bu da olası bir savaşta hangi tarafta olursak olalım büyük bir sorun demektir.
Yani biran önce önüne bakıp kendisini geliştirmesi lazım türkiye'nin.
Dünya bir nükleer savaşa sürükleniyor.
Ortadoğu kaynıyor.
Balkanlar sorunlu.
iran bastırıyor.
Rusya nın en büyük emeli Türkiye den geçiyor.
israil in büyük devleti nin yarısı Türkiye üzerinde.
Kürdistan ın yarısı Türkiye üzerine.
Ermenistan hak iddia ediyor.
Yunanistan hak iddia ediyor.
Nasıl kurtulur bu ülke?
1- öncelikle ve en öncelikle siyasi partiler kanunun değişmesi gerekmektedir. ülkenin başında her daim 3-4 eleman bulunmaktadır. geri kalan milletvekilleri bu 3-4 elemanın ne kadar güçlü olduğunu belirliyor sadece. 276 vekil gücünde şu partinin başkanı, bu partinin başkanı 80 vekil gücünde demekten başka bir işe yaramıyor. Kimse bana vekiller seçiliyorlar dokunulmazlıkları falan var demesin. bütün vekilleri parti başkanı atıyor. parti siyasi liderini seçecek olanları parti üyelerini parti başkanı seçiyor, partinin disiplin kurulu üyelerini parti başkanı seçiyor.. kısaca birisi bir partinin başına oturdu mu ya ölene, ya cumhurbaşkanı olana kadar partinin başında kalıyor. (bkz: demirel) (bkz: özal) (bkz: erbakan) (bkz: tayyip) (bkz: türkeş) (bkz: ecevit) iyidirler kötüdürler demiyorum, ancak bu sistemle vekillerin ne yaptığının bir önemi yok her şey 3-4 adamdan kaynaklanıyor. küçük bir anadolu şehrinden 7-8 tane milletvekili çıkıyor. bu vekillerin kendi itibarları olsa yani parti başkanı tarafından seçilmeyip ön seçim ile gelse ve kendi fikirleri olsa, kendi görüşleri olsa ve seçildiği şehrin görüşlerini sorunlarını çözmeye çalışşsa memlekette sorun kalmaz ama biz bir yandan bu tarz adamları değil başkana yardakçı olanları seçiyoruz.. siyasi partiler kanunun değişmesi lazım.. meclisteki her vekil hakkaten temsil ettiği halkın vekili olması lazım siyasi parti başkanının el kaldır dediğinde kaldıran indir dediğinde indiren kuklası değil.
2- eğitim eğitim eğitim. ama sadece dini eğitimden bahsetmiyorum. dini eğitimden bahsetmiyorum bilim ve felsefe eğitiminden, kabullenici he o dedi ise doğrudur diyen eğitimden bahsetmiyorum, öğretmeninin dediklerini bile sorgulayan sorgulatan bir eğitim sisteminden bahsediyorum.
3- terör, sağlık, ekonomi, trafik.. siz eğitimi iyi verip, eğitimli halkın da kendisini temsil edeceği kişiyi seçmesine izin verirseniz gerisi kendiliğinden gelir zaten..
her yıl, her ay, bazı tv programlarında gördüğümüz, kendini anadolu kahramanı olarak ilan etmeye çalışan kişiliğin cümlesidir. ne varda neden kurtaracan denilesi insanın sözüdür.
Büyük bir gizlilikle hidrojen bombası üretip kıtalararası balistik füzeleri türkiye'nin dört bir yanına yerleştirerek. Diğer bütün yöntemler tırttır. Amerika ve amerikaya hizmet edenlerin engeline takılırlar.
1) lider kültürünü bırakarak,
2) savaşalım, asalım, keselimden çok okuyalım sözünü benimseyerek,
3) ideolojiyi bırakıp ilerlemeyi düşünerek,
4) başka insanların da var olabileceğini anlayarak.
işte bunları yapabilirsek türkiye kurtulur, hatta uçar.
Kendi dinini kendi yaşaması gerektiğini ve dünyanın artık liberal bir biçimde yürüdüğünü anlayarak yaşamalı. Bireysel gelişimi desteklemedikten sonra devlet bize bakmıyor, devlet şunu yapmıyorla bu ülke kurtulmaz. Kendini güçlü hissetmeli ve ona göre davranmalısın.