Akp sayesinde israil türkiye dost oldu israil uçakları konyada eğitim alıyor yani bu uçaklar aldığı eğitimle sadece dünya barışına hizmet veriyor, tohumlarımız sadece israil karşılıyor yani fedakarlık edip tohumumuzu veriyorki aç kalmasın kimse , bide kuş gribi çıkınca köy tavukları imha edilip sağlıklı israil tavukları geldi sizce bu dostluk değilde ne .
iki dost ve kardeş ülkenin köklü ilişkileridir. Bölgede birbirinden bağımsız hareket ettikleri an başları beladan kurtulmaz. Adeta bölgedeki partnerlerdir. Türkiye iyi polisi israil kötü polisi oynar. Sonuç itibariyle ikisi de aynı amaca hizmet eder.
mavi marmara ile gemileri yakmış rolu yaparak 1 kasım da şimdi filistin kazandı diyenleri burden sevgiyle anıyorum.
türkiye israil ilişkileri ne kadar iyiyye gittiği hemde dune kadar kahrolsun israil diyerek kahramanlık taslayan yandaş gazetenin haberi. bir gün kara dediklerine şimdi kendileri ak diyor. hani parallel israil oyunuydu hani gaze ablukası kalkmadan ilişkilerin tekrar başlaması imkansızdı. bu arada hatırlatmakta fayda israil hala gazzeyi bombalıyor ama artık bu olaylar haber yapılmaktan çıktı. istanbuldaki filistinli komutanlar da sınırdışı edildi. kahrolsun israil vede sevenleri.
tez zamanda tamamen düzeltilmesi gereken ilişkiler , gazzeyi görmezden gelmeliyiz nasıl ki israil ermeni soykırımını , kürt sorununu görmezden geliyor ve tanımıyorsa türkiyeden'de bunu bekliyor , yahudiler ile binlerce yıldır dostuz bu dostluğu kimse bozamaz suriye-ırak politikasında türkiyeye yardım edeceklerini hatta ve hatta ortak çıkar doğrultusunda savaşa bile bizle girebileceğini düşünüyorum.
masada karşılıklı birbirine diş gösterip de masanın altından birbirinin ayağına sürtünerek kur yapan iki insan gibidir.
yani dostlar ama düşman gibi görünmek zorundalar.
masada karşılıklı birbirine gülümseyip de masanın altından birbirinin ayağına basmaya çalışan iki insan gibidir.
Yani düşmanlar ama dost gibi görünmek zorundalar.
2001 yılındaki 1,3 milyar dolar seviyesinden 2010 yılında ilk defa 2 milyar doların üzerine çıkarak 3,5 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. 2011in ilk üç ayı itibariyle türkiyenin israile ihracatı 579,3 milyon dolar, israilden ithalatı ise 397,3 milyon dolar seviyesindedir."
yaptığım alıntı tepav'in bir makalesinden. zaten arka plandan ticaret yapılıyordu. sanırım bir milletvekilli çıkıp aga israil'e sövüyorsunuz ama ne ticaret almış başını gitmiş gibisinden bir şeyler söylemişti fakat ciddiye alan olmamıştı tabii.
israil'in özrü tamamen türkiye'nin bulunduğu bölgeden kaynaklıyor. suriye'nin tehdidinin yanında türkiye'nin tek şartı vardı. o da patriot füzelerini sınıra koyması koşuyla israil'in özrü. patriot füzeleri önce olan bir şey olsada anlaşma bu yöndedi bence. nevruz kutlamasında abdullah öcalan'ın verdiği mesajdan sonra israil'in özrü çok tesadüf dimi?
şu an pek önemli değildir.
asıl önemli olan israil-iran-amerika üçgenidir. inanın o üçgen içinde çok ilginç şeyler oluyor. birbirerine takıyorlar sanırım.
kamuoyunda sık sık bozulan ama kapalı kapılar arkasında hiç bozulmayacak-bozulamayacak ilişkilerdir.
ne oldu? israile posta koyduk, artistlik yaptık arkasından israil'i iran'dan korumak için füze kalkanına onay verdik. o postalar gazı almak, gündemi değiştirmek içindi.
mehmet ali biran ın konu hakkındaki düşündüren yazısı...
--spoiler--
peki durum böyleyse, israile boyun eğdirmenin, bugünkü koşullarda imkansızlığı ortadayken, türkiye sesini yükselterek, hatta pazularını göstererek ne yapmak istiyor?
galiba işin içinde çok ince bir başka hesap var.
"şii iran'a karşı, sünni cephe liderliği mi?"
orta doğunun perde arkasında en çok tartışılan ve derinden derine pazarlıkları yapılan en önemli sorunlarının başında, nükleer güç durumuna girmeye hazırlanan şii iran geliyor.
başta suudi arabistan olmak üzere, tüm körfez ülkeleri, mısır ve ürdün korku içindeler. iran ın giderek artan nüfuzunun, yakın bir gelecekte, kendileri için büyük bir tehlike yaratacağına inanıyorlar. iktidarları her an tehlikede olan bu ülkelerin yöneticileri, arap baharı ne kadar melteme dönüşse bile, demokrasi beklentileri yanı sıra, bir şii tehdidini kaldıramayacaklarını çok iyi biliyorlar.
türkiyeyi yanlarına çekebilmek, sıkı sıkıya bir sünni cephesi oluşturmak istedikleri ve bu niyetlerini de erdoğan-davutoğlu ikilisine sık sık açıkladıkları biliniyor.
abd için de, iran bölgedeki en büyük tehlikeyi oluşturuyor.
washington, irak üzerindeki etkinliği her geçen gün artan bir iranın, nükleer güce kavuştuğu andan itibaren, bölgede fırtınalar estireceğine ve tüm dengeleri alt üst edeceğine inanıyor. eğer bugün türkiye toprakları dahil olmak üzere, nato çerçevesinde bir füze kalkanı oluşturuluyorsa, bunun en önemli nedenlerinden biri de iran dır.
tüm politikalar, bir şii ittifakını önlemeye yönelik oluşturuluyor.
ak parti iktidarının da en önemli kaygısı, olası bir sünni- şii sürtüşmesidir. ağırlığını böyle bir sürtüşmeyi önlemek için kullanmayı planladığı bilinen bir gerçek.
işte şimdi kendi kendimize şu soruyu sorabiliriz
türkiye, israil ile sertleşerek sünni dünyasının halklarını daha da yanına çekmek, bir cephe oluşturmak mı istiyor?
hem türkiye, hem de bölgedeki birçok uzman bu analizi yapıyor ve ankaranın, yeni israil politikasıyla kendine bölgede daha etkin bir imaj sğlamak istediğini ileri sürüyorlar. kimse, başbakan ın sözlerini, türkiyenin israili tehdit etmek veya çatışma arama niyeti olarak yorumlamıyor.
bu konuda anahtarı elinde tutan washington, farklı bir politika izliyor.
bir yandan, türkiyenin irana karşı sunni bir cephede rol almasından memnun. öte yandan da, hem netanyahu-libermann koalisyonunun biraz dayak yiyip kendine gelmesini, hem de türkiyenin israil ile sürtüşmesinin belirli bir çizginin ötesine geçmemesini istiyor.
--spoiler--
gittikçe bozulan ve bozulacak ilişkidir. Ehud barak şimdiden başlarına geleceği görmüş olacakki türkiye ile ilişkiler düzelecek diye avunmaya başlamıştır.
türkiye'nin dünya çapında sözü geçen bir ülke olduğunu göstermesi açısından son olaylardaki tutumunun oldukça önemli olacağı ilişkilerdir. zira, israil'e haddini bildirmek arka bahçesi amerika'ya ve dünya çapındaki yahudi diasporasına da hadlerini bildirmek anlamına gelecektir. birleşmiş milletler tamamen milletlerarası hukuka yakışmayacak kararlara imza atmıştır ve israil'in müdahalesine olabilir görüş belirtmiştir. bu da türkiye'nin katlanamayacağı bir karardır.