Hasan Cemal'in t24.com.tr'de yayınlanan bugünkü yazısının başlığı.
yazının tamamı:
Türkiye hızla tehlikeli sulara doğru seyrediyor! Ve Sayın Başbakan, mesele sizden başkası değil!
Sayın Başbakan, evet öyle, mesele sizden başkası değil, meselenin ta göbeğinde siz yatıyorsunuz.
Akşam vakti yazımı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda tencere tava sesleri geliyordu dışarıdan. Tencere tavaya uzaktan korna sesleri de karışmaya başladı.
Bu sizin eseriniz.
Türkiye cepheleşiyor sayenizde.
Gezi Parkını soruna dönüştüren de, sorunu krize dönüştüren de sizden başkası değil.
Uyarıyorum:
Türkiye hızla tehlikeli sulara sürükleniyor.
Ve kendisi gibi düşünmeyen herkese haddini bildirmeye bayılan tek adamlık ruh halinden kaynaklanıyor bu durum.
Öylesine bir diliniz ve söyleminiz var ki, Türkiyeyi her geçen gün daha fazla cepheleştiriyor, bölüyor ve uçlara itiyorsunuz.
Mitinglerde tehdit ve aşağılama...
Ankaradan sonra dünkü istanbul mitingi de aynen böyleydi. Konuşmanızın arasına sıkıştırdığınız bazı doğru sözler zevahiri bile kurtarmıyordu.
Tehdit hiç eksik olmadı konuşmanızda. Sürekli aşağılama vardı.
Görsel ve yazılı medya cibilliyetsizdi.
Sosyal medyanın da cibilliyeti belliydi.
CNN gibi, BBC gibi, Reuters gibi uluslararası medyayla birlik olup Türkiyeye komplo kuruyorlardı, AK Parti iktidarının başarılarını saptırıyorlardı.
Basın ahlakı var, namuslu olun namuslu diye bağıran bir üslupla karşı karşıyaydık.
Avrupa Parlamentosu da, Avrupa Birliği de farklı değildi, onlar da yükselen Türkiyeyi hazmedemedikleri için ağızlarının payını alıyordu.
AK Parti iktidarı tarafından hesabı sorulacaklar arasında faiz lobisi de, Taksime 30 bin kumanya gönderen kuruluş da, kendi otellerinde teröristlerle işbirliği yapanlar da, öğrencilerini gösteri için Geziye gönderen okul müdürleri de, öğretmenler de, üniversite rektörleri de yer alıyordu.
Kaymak tabaka da aba altından sopa gösterilenler içindeydi.
Sosyal medya, medya, köşe yazarları provokatörlükle suçlanıyor, açık bir dille tehdit ediliyordu.
Sayın Başbakan;
Bunları siz yaptınız, Ankaradan sonra dün istanbulda.
Cadı avı mı başlıyor?
Konuşmanızı dinlerken, yakın zamanda Soğuk Savaş dönemlerini, askeri darbe dönemlerini aratmayacak cadı avlarının ülkemizde başlayacağına dair güçlü izlenimler edindim.
Çarşından bazı üyelerin gece vakti evlerinden alınmaları, bazı doktorların bileklerine kelepçe vurulup götürülmeleri, avukatların yaka paça gözaltına alınmaları, bütün bunlar sizin Kazlıçeşme konuşmanızdaki tehditlerle birleşince, ortaya hayra alamet bir tablo çıkmıyor.
Daha vahim olana gelince...
Farkında mısınız, sürekli kışkırtıcılık yapıyorsunuz.
Esnafı kışkırtıyorsunuz.
Polisi kışkırtıyorsunuz.
Daha vahimi olanı, Camilere ayakkabılarıyla girdiler; camilerde alkollü içki içtiler; başörtülü kardeşlerimizi taciz ettiler diyerek devamlı olarak dindarları kışkırtıyorsunuz.
CHPyi ve CHPlileri hiç durmadan kışkırtıyorsunuz, tek parti döneminde Camileri ahır yaptılar diyerek, Ezanı Türkçeye çevirdiler! diyerek, Menderese idam yolunu açtılar diyerek...
Tencere tava çalanları da, Gezi direnişi dolayısıyla size gelip görüşenleri de kürsüden yuhalatan siz oldunuz.
AK Partili saflarda, bayrak kampanyası başlatmak için düğmeye basarak bir başka kışkırtmanın kapısını aralayan da siz oldunuz.
Çözüm süreciyle hiç bağdaşmayan o eski dili, bölücübaşı, teröristbaşı söylemini de yeniden devreye sokan da, dün Kazlıçeşmede siz oldunuz.
Bütün bunları siz yaptınız.
Önce Ankarada, sonra istanbulda.
Mesele başkası değil, sizsiniz
Bu kışkırtıcı tavrınızla, bu kışkırtıcı dilinizle Türkiyeyi cephelere bölüyorsunuz, kriz halini derinleştiriyorsunuz.
Bütün doğruları tekeline alan bu kibirli tavrınız, Türkiyenin hayrına değil.
Bu tavrınızla, Türkiyede barış ve demokrasiye kötülük ediyorsunuz.
Bu tavrınızın yanlış olduğunu görebilecek misiniz?
Ya da bu tavrınızın yanlış olduğunu size söyleyebilecek insanlar çıkabilecek mi yakın çevrenizden ya da AK Partinin içinden?
Bilemiyorum.
Ama siz şunu iyi bilin Sayın Başbakan;
Mesele sizsiniz, başkası değil.
Tekrar ediyorum, uyarıyorum.
Türkiye hızla tehlikeli sulara sürükleniyor.
Ve kendisi gibi düşünmeyen herkese haddini bildirmeye bayılan tek adamlık ruh halinden, belki de akıl tutulmasından kaynaklanıyor bu durum...