Zengin daha da zengin olup halkı sömürüp büyüyen ekonomiden ne hayır gelir çin halk cumhuriyetinin ekonomisi de iyi git bakalım çin de yaşamaya çalış refaha kavuşup para kazanabilecek misin ya da orada bir mutluluk anketi yapılsın insanlar yaşam koşullarından memnunlar mı.
hiçbir anlam ifade etmemektedir çünkü türkiye birkaç istisna yıl dışında 90 yıldır her daim en fazla büyüyen birkaç ülkeden biri olmuştur.bunun nedeni yıllar yılı ekononmi çok iyi yönetildiği için değil 1923 itibariyle işe nerdeyse sıfırdan başladığımız içindir.
haberde %3.5 ila 4.5 arası bir büyümeden bahsediliyorken bunu bir başarı gibi görmeye çalışmak gülünç olur.
bu ülkenin 90 yıllık büyüme ortalaması %4.5 civarıdır.bu oranı hatırı sayılır ölçüde geçiyorsan ne ala, bu civarda seyrediyorsan bu bir başarı değildir. hele de haberdeki 2013 beklentisinde olduğu gibi %4.5 oranının altına düşüyorsan ortada ciddi bir başarısızlık var demektir.
kaldı ki yüksek oranda büyüme de tek başına yeterli değildir.türkiyenin asgari oranda %4-5'lik bir büyümenin altına düşmemesi şarttır ama bu da tek başına yetmez zira istersen %10 büyü eğer o büyüme tabana yayılmıyorsa hiçbir anlamı yok. memur, işçi, mavi yaka, beyaz yaka,esnaf hatta tüccar 1 yıl içinde geliri asgari %10 artmamışsa o büyüme kandırmacadır, zengin daha zenginleşmiş demektir.ülke,millet değil birileri büyümüş demektir.
Türkiyede uzun yıllardır zengin daha da zenginleşirken, fakir de tam tersi daha da fakirleşmiştir.akp iktidarıyla bu durum iyice fakir aleyhinde seyretmiştir. ülke özellikle 80'den sonra hızla üretim ekonomisinden uzaklaştı, akp iktidarıyla da üretim tamamen bitme noktasına geldi ve sıcak paraya dayalı bir tüketim ekonomisi hakim oldu. bu da haliyle fakiri daha da hızlı biçimde fakirleştirdi.
bir ekonomide dış borç milli gelirin yarısına ulaşmışsa, cari açık 100 milyar dolarları görmüşse, ödenemeyen krediler,kart borçları,çekler,senetler buna bağlı olarak iflaslar her yıl katlana katlana artıyorsa,işsizlik gerçekte 5-6 milyonu bulmuşsa,enflasyon yine gerçekte %49.3 civarındaysa ve asgari ücret 803 lira iken, açlık sınırı 1064 lira, yoksulluk sınırı ise 3467 liraysa o ekonominin hali içler acısıdır, freni patlamış kamyonun yokuş aşağı inmesiyle eş değerdir.
dış borcun sürekli arttığı ve ithalata dayalı yani üretmeyen bir ekonominin batmaması için dışarıdan para gerekir ancak borç borçla ödenmez, borç sürekli artarsa bir süre sonra alınan yeni borç eski borçların faizini dahi ödeyemez hale gelir haliyle yeni borç bulmak da imkansızlaşır. ki oraya doğru gidiyoruz.Allah sonumuzu hayretsin.
