Dünya ve Türkiye için, Mevcut sorunları derinlemesine incelediğimizde karşımıza çatışma sorunları, ekonomik sistem sorunları, küresel inanç sistemi sorunları, insan hakları ve sosyal adalet sorunları, gezegenin yönetimi sorunu, nüfus ve etnisite sorunları, iletişim, teknoloji ve bilim sorunları ile sürdürebilir gelişme sorunları çıkmaktadır.
ekonomik parametrelere yön veren etkilerdir. türkiye ekonomisini etkileyen en büyük faktör, ekonomimizin gereğinden fazla kırılgan olan yapısıdır. kendi ihtiyacını karşılaması gereken üretim eksikliğinden kaynaklanan ülkelerin baş belasıdır. yeterli üretim ve endüstri gücüne sahip olunmadığından, ekonomi; yabancı etkilere ve suni gündemlere endeksli bir hale gelir. kurtuluş yabancı yatırımlarda ve yabancı yatırımcıyı cezbedecek hamlelerde aranır. bu şekilde ekonomi dışarıya bağımlı hale gelir.
politik anlamda sürdürdüğünüz yol haritası birilerinin hoşuna gitmediğinde ise ekonomiyi tepe taklak etmek için yine o birilerinin parmaklarını oynatması yeterlidir.
örnek olarak usame bin ladin in öldürülmesi verilebilir. borsamız o zamanlar 68.000lerde dolaşırken dolar da 1,510-1,520 lerde. vurulduktan sonra doların 1,590 lara dayanması ve borsamızın düşüşe geçmesidir.
lan tek neden bu mu derseniz eğer ekonomist değilim. vatandaş gözlemim bu yöndedir.
yıllardır askerlere dik duramayıp şapkasını,canını alıp giderek halkın gururunu beş para eden politikacıların varlığıdır.
asker ve kartel medyası nın cambaza bak oyunu ile "amanın laiklik gidiyor,yerine irtica canavarı geliyor" oyununa yıllardır düşen, balık hafızası ile mazallah yeniden düşecek gibi görülen -tarihten nasipsiz- cahil bir kitlenin hiç yok olmamasıdır.
elbette bunların önemli bir kısmı saf,istismar edilen halkımız değil, darbe-kaos dönemlerinde yüksek faizle devletin hazinesini soyan, mb rezervlerindeki altınları cebe indiren, bankaları hortumlayan ve fonların kaymağını yiyen beyaz-statükocu-jakoben cumhuriyetin sözde aristokrasisidir.
Bakıldığında Etnik(kürt), dini(alevi), yönetsel(akp), sistemsel(ordu), bilimsel ve teknolojik anlamda problemler yaşayan, sınır komşularıyla sorunları olan, ege, kıbrıs, ermeni meselelerine ek olarak, laik devlet olmaya çalışan bir türkiye vardır.
tüm bunlar, türkiye ekonomisini öyle ya da böyle etkilemektedir. Etnik ve dini sorunlar, bölgesel gelişmişlik farkını artırırken, pkk nedeniyle savunma sanayi harcamaları artmıştır. Köyden kente göç ile çarpık kentleşme ve işsizlik oranları yükselmiştir.
AKP ile TSK arasında süren gerilimler, yabancı ve yerli sermayenin zaman zaman kaçmasına sebep olmuş, istikrarsız bir ülke görünümü, darbeci ordu ya da gerici hükümet yaftalamaları ile gündeme gelmiştir.
Sınır komşularımızla olan münasebetlerimiz de pek gelişmemiştir. Yunanistan ile yüzyıllık gerilim hem ege hem de kıbrıs için devam ederken, Türkiye'nin AB üyelik süreci çok büyük ölçüde bu durumdan etkilenmektedir.
Gerek sözde ermeni meselesi nedeniyle, gerek hukuk yapısı ve işkenceci adledilen, sosyal hakları çiğneyen bir ceza yapısı mevcudiyeti ile türkiye, ekonomik entegrasyonlar içerisinde sıkıştırılmaktadır.
iç politik unsurların islami, laikçi toplum arasında bir kutuplaşma yaratması, türban, anayasa, cumhurbaşkanlığı seçimi gibi olayların vuku bulması da istikrarsız ve yatırım yapılması sakıncalı ülke olarak görüntülenmemize sebep olmuştur.