gerçekleşme ihtimali yüksek büyüme oranıdır. ama kalkınma olmazsa ekonomik büyüme tabana yayılmaz. halkı; kalkınma, istihdam gibi veriler ilgilendirir. gerisi kağıt üzerindeki datalardır.
türk ekonomisi, milliyetçi cephe hükümetleri dönemi gibi en sıkıntılı zamanlarında dahi bu büyüme hızını gerçekleştirebilmiştir. ancak, kararlı büyüme ile enflasyon altında büyüme farklı farklı kavramlardır. Türk lirası'nın dolar veya euro karşısında değer kaybı, türkiye'nin uluslararası ticarette rekabet gücünü artırırken vatandaşın alım gücünü düşürmesi sebebi ile iç ticari dengeleri bozmaktadır.
ideal olan,
kontrol edilebilir düşük bir enflasyon ile (%1-%4 arası)hem ihracatçıyı dış piyasada rekabet ortamında tutmak ve hem de bunun iç piyasadaki etkilerini giderebilecek desteği, devlet gelirleri ile karşılayarak kararlı bir büyüme hızı yakalayabilmektir.
işsizlik bu oranlarda giderse rahatlıkla yakalayabileceğimiz rakamdır. çünkü türkiye'de patronlar hiç bir zaman bu kadar zengin olmamıştır. işçi çıkarmak gibisi yokmuş meğer. bütün paralar yatırama. millet asgari ücretle çalışmak için can atıyor ne de olsa.
% 49 büyüse ne olur diye düşündüren sorudur.
türkiyenin sorunu büyüme değildir kalkınmadır büyüme gelişmiş ülkelerin sorunudur. bu yüzdendir ki biz kalkınmayı gerçekleştirmekte zorlanırken gelişmiş ülkeler büyümeyi gerçekleştirmede zorlanırlar.
kalkınmayı tam manasıyla sağlayamayan bir ülkede ekonomi ne kadar büyürse büyüsün boştur. büyümeyle; gelir adaletsizliği, yaşam standartlarındakı dağılım, bölgeler arasındaki sosyal, ekonomik, kültürel farklılıklar düzeltilemez.
sayısal verilerle gerçekleşir elbet. tahminler 2010 için 6,5-7,0 civarlarında bir büyümeye işaret ediyor. ancak türkiye'nin önce kafa olarak büyümesi lazım. kafalar yüzde 1 bile büyüme gerçekleştiremiyorken yemişim ekonomisini.