türk basınından takip edip araştırmazsan dünyanın süper gücü sanılabilecek ekonomidir. bunu da diyorlar ya sayın süper güç ekspertizleri.
sonra, baa niye goyun didin?
yüksek enflasyon sıralamasında ilk 10'da,
işsizlik oranında ilk 15'te olan ekonomidir.
neredeyse hiçbir şey üretmeyen, türkiye gibi bir tarım ülkesinde tahıldan samana kadar her şeyi ithal eden bir ülke olduğumuz ve ekonomimizi ayakta tutan tek şeyin yabancı yatırımcılardan gelen sıcak para olduğu düşünüldüğünde, bugünkü gibi siyasi belirsizlik ortamında o sıcak paranın ülkeyi terk etmesi de kaçınılmazdır.
türkiye ekonomisi çok güçlü balonu artık patlamak üzere. allah yardımcımız olsun.
gelişmiş ekonominin bi kaç göstergesi vardır.
onlardan sadece beyaz eşya şartını yerine getirebilmiş ekonomidir, 90 seneden beri bu böyle.
otomobil yok
uçak yok
nükleer yok.
-Öğretmen;Sosyal bilgiler dersinde çocuklara bir ödev verir,
-Herkes ailesine sorup demokrasinin tanımını özet halinde çıkaracak ve ezberleyecek
-Çocuk;Eve gelir Babasına sorar,
-Baba Demokrasi nedir?
-Babası yanıtlar,
-Önce bilmen gereken terimler var.Bak şimdi.
Ben bu eve para getiriyorum ben LiBERAL sınıfıyım.
Hizmetçimiz bizim rahatımız için çalışıyor ayrıca geçimini sağlıyor,o işçi SINIFI,
annen DEVLET bütün içişlerinden o sorumlu,
sen HALKSIN hepimiz senin için çalışıyoruz,
beşikteki kardeşinse GELECEK,şimdilik bunları bil sabah sana anlatıcam,
-Gece olur çocuk babasının anlattıklarını düşünürken birden hizmetçinin odasından sesler gelir.
Çocuk kalkar ve gizlice içeri bakar.Birde ne görsün?Babası hizmetçinin üzerine çıkmış gidip geliyor.
Hemen annesinin yanına gider ama nafile.Annesi horul horul uyumakta.Bu sırada kardeşi ağlamaya başlar
yanına gider ve kardeşini beşiğinde altına sıçmış bir şekilde bulur.
Ne yapacağını şaşırır ve yatar.
-Sabah kahvaltıda babası:
-Tanımları ezberlediysen şimdi sana anlatıcam DEMOKRASiYi der.
Çocuk:
-Sen zahmet etme babacım.Ben çok iyi öğrendim.LiBERALLER iŞÇi sınıfını becerirken
DEVLET uyuyor HALK endişeli GELECEK'se ..k içinde !
Bu sene aldığım derstir, bu ders hocanızın siyasi düşüncesine göre şekillenir. Her sosyal bilim özelliği taşıyan ders gibi. Ama türkiyenin şu hali ortadayken daha neyin savaşını veriyorsun. Doların ve euronun tavan yapmasıyla alt üst olan bir ekonomi, dudak uçuklatacak dış borçlar, bankaların durumu, dışardan yabancı parayla hammade alan özel şirketler, bunların hepsi bir batağın içinde. Hadi bunları anlamadıysan çok açık bir ekonomik dersi pazardadır. kurufasulyenin kilosu 15 lira patatesin kilosu 5 lira. Hala gelmiş türkiye ekonomisi iyileşti, milli gelirimiz yükseldi diyorsan, aklını bıraktağın pazardan al ucuza gitmesin.
beğenmediğimiz patates 5 lira olmuş, öğrenci yemeği sayılacak, fakir adamın lokantada ucuz diye yediği kuru fasulye zengin yemeği olmuş hala ekonomi süper.
çokta itin götüne sokmaya gerek olmayan ekonomidir. aslında milletin bu çalışma eforuna göre çok daha iyi olması lazımdı ama milletin kazandığı birilerinin ayakkabı kutusundan çıkıyor. sorun orada, yoksa halk çalışıyor çalıştığından da harcadığından da vergi ödüyor. sıçsa bile vergi ödüyor. ama devlet doymuyor. yani kısacası bu ekonomide vatandaş ne yaparsa yapsın yaranamıyor, devlet hala daha boş delik bulup sokmanın derdinde.
yabancı vesayitlere endeksli güçsüz son derece manüpülasyona açık, yükselmekte olan ülkeler yalanıyla şişirilen acz içerisinde bir ekonomi.
cumhuriyet tarihinden bu güne kadar makro ölçekte baktığımızda ülke ekonomisinin bir türlü ileri hamle yapamama nedeni çok açık olarak ağır sanayi hamlesini yapamama ayrıca üretime dayalı bir ekonomi politikası yapılandıramamaktan kaynaklı olduğunu görürüz.
kayıt dışı ekonominin çoşkun olduğu vergi adaletinin olmadığı bir ekonominin yükselmesini beklemek sadece aptallıktır. verilerle oynayarak eğitimsiz ve hatta cahil diyebileceğimiz halkı kandırabilmek oldukça kolayken real ekonomi bize gerçeklerin çok acı olduğunu gösteriyor.
cari açık döviz kotasyonları iç borçlanma gibi ekonomik terimler asgari ücretle geçim derdinde olan adama masal gelir, o aldığı ekmeğin kaç lira olduğuna bindiği otobüsün bileti kaç lira yaktığı yakıt kaç lira hastanede verdiği vizite ücreti ne kadar buna bakar.
demekki kömür yardımı makarna yardımı diyip geçmemek lazım, sürünme sınırında yaşayan insanlar için o ekmek o makarna o kömür hayati önem taşıyor !
gelelim deli dumrul vergileriyle dönen devlet bütçesine,
deprem olalı 14 sene geçmiş hala vergisini alıyorsun, zamanında fonda biriken parayı otoyol yaptım diye utanmadan söylüyorsun ! biride çıkıp ulan kemçük olası istanbul depremi için ne yapıyorsun ? diye sormuyor, işçiden vergiyi kaynakta kesiyorsun, adam daha maaşı almadan öncelikle devletin açığına domalıyor, milyonlarca ciro yapan pezevenklerin vergi levhasında matrahsız yazıyor, sonra çıkıp masallar anlatmaya devam ediyorsun !
araba alan vatandaş arabanın bedeli 20 bin liraysa 20 bin vergi veriyor, mtv adı altında milleti düzmeye devam, emlak vergisi adı altında ev sahibine geçirme, elektrik faturasında kaçak bedeli, su faturasında atık su bedeli, kendi aczinden tahsilatını yapamadığın parayı vergi adı altında keriz vatandaşına geçir gitsin.
yurt dışından parayı faiz silahıyla çek, kendi vatandaşına kdv döşe yabancıya ses yok ! borsan tamamen yurt dışı kaynaklı parayla dönsün, yabancı doları euro yu getirsin bozdurup bankana faize koysun sende ülkede döviz bol gibi açıklama yap, bu adam bankadan aldığım faiz yeter sattım lirayı aldım dolarımı ülkeme gidiyorum dediğinde, bol olan döviz sana kol gibi girsin, sonra çık açıklama yap bümekte olan ekonomilerde bu tarz sıkıntılar olabilir. millet bu masala aslında inanmıyor ama elinden gelen bir şey yok ! sakladığı altını mı var veya dövizi ? yatırım yapma imkanı yok ki zavallı vatandaşın, çevirebilirse evi borçla ne ala, millet çocuğunu okutabilmek içi 60 yaşında götünden ter damlayarak çalışırken, evladı okulu bitirince bulamadığı torpil sebebiyle işsiz ! adamcağız ne kadar kaldırsın bu yükü ? 3 yıl ya yaşar ya yaşamaz tık kalbi bir yerde iflas bayrağını çeker.
bu kadarın içerisinde hala birileri çıkıp bana ekonomi iyi der, gelişmekte olan ülkeyiz büyüme yüzdemiz uhuuuuuuuuu derse ben o adamın yüzüne tükürürüm ! bumu lan iyi ekonomi ?
millet 90 öncesi dayanıklı üretim tercih ederken (ayakkabı aldık 5 sene giydik, deri ceketi 25 yıldır giyiyorum diyenleri duymuşsunuzdur, hala 20 yıllık bulaşık makinasında çıt yok ) 2000 sonrası kullan at üretimine geçildi, ucuz işçilik ucuz malzeme, tamirata gerek yok kullan bozulunca at yenisini al ! tabiat ana ağzımıza çarpacak bir vakit ama biz görmeyeceğiz. üretim yurt dışından tüketim kredi kartına yaslanmış, ekonomi süper 10 numara bi siktirin gidin allah aşkına...
tarım ülkesiydin hayvancılık ülkesiydin, tarım alanını ektirmedin, tohumu yurt dışına bağımlı hale getirdin yerli tohum aşı tutmaz oldu, hayvancılığı bitirdin et yurt dışından gelir oldu, vatandaşıda yurt dışından ithal edin herkes rahatlasın.
işin özü bu ekonomiden rakı yanına meze diye cacık olmaz, vergi adaleti teknoloji ve ağır üretime geçmediğin müddetçe aynı tas aynı hamam, since 1566.
gsyih ile sanayi üretimi arasındaki ilişki kurulduğunda üretim açısından ne kadar da zorda olduğu açığa çıkmaktadır.
yıl 1998 sanayinin gsyih'deki payı; %24,
yıl 2012 sanayinin gsyih'deki payı; %15'tir.
bir öğrenci evi düşünün. evde yaşayan öğrencinin yeterli bir gelir kaynağı yok fakat bolca eşyası var ve geçinebilmek için düzenli olarak eşyalarını satıyor. eline geçen sıcak parayla da arkadaşlarına bir şeyler ısmarlayıp kendini iyi halliymiş gibi gösteriyor. arkadaşlarının bazıları evin artık bomboş kalmış odalarını göremezken bazı kör olmayan arkadaşları satılacak bir şey kalmadığını, arkadaşının aslında zor durumda olduğunu üzüntüyle fark ediyor. bu durumu arkadaş ahalisine açıklarken evci arkadaş sorun yok ben kira borcumu bitirdim diyor. kör arkadaşlar hemen aşağıdaki köfteciye olan kocaman borçtan habersiz gülümsemeye devam ediyor...
yeni geline benzer. düğün takıları vs ile madden zengindir, altın bilezikleri salladıkça öyle sanılır. gel gör ki kocasından onay almadan bozdurupta harcama yapamaz. yaptığı harcamalarda ise aile menfaatini gözetmek zorundadır.
ımf'e olan borcun sıfırlandığının bas bas bağırıldığı ancak özel sektör dış borcunun rekor üzerine rekor kırdığı bir ekonomidir. dış borcun veya borcun sadece ımf'e olan borçlarla ölçüldüğünü düşünen kafaların iyi dediği ekonomidir. erdoğan bu kafaları bu şekilde etkileyebileceğini bildiği için 'ımf e borcumuz bitti' deyip duruyor. türkiye'de rekor düzeyde kullanılan dış krediler yüzünden kur politikası incecik iplik üzerindedir. yabancı sermayeye ve dış kaynaklı büyük kredilere bu kadar açık bir ekonominin bir borç krizine girmemesi mümkün değildir, tıpkı menderes'in ikinci iktidar dönemi gibi! devlet dış kaynaklı kredi alan büyük özel şirketlerin bu kredileri döndürebilmesi için dua etmektedir! önümüzdeki yıllarda büyük bir yatırım krizine girebilir türkiye, bu da felç demektir.
her ülke kısa ve uzun vadede borçlanabilir. bunda sıkıntı yoktur. sıkıntı borçlanmanın nedeninde. 367 milyar tl artan borç nereye gitmiştir? istihdam yaratılmadı. türkiye'de işsizlik eskisinden bile büyük bir sorun. kurulan onca tabela üniversitesinin amacı eğitimli nesiller yetiştirmek değil, işsiz ordusuna katılımı ötelemek. işsizliğin en çok üniversite mezunu kişiler arasında görülmesi de bunun en açık kanıtıdır.
ülkede yaşam standardının yükselmesine mi harcandı? 10 yıl öncenin ekonomik kriz ortamında bile, belli bir azınlık dışında kalan, çoğunluğun yaşam standardı bundan daha yüksekti. asgari ücret ve taşeron işçilerin sırtına binmişler, kene gibi kanımızı emdikçe emiyorlar. 10 yıl önce açlık sınırının altındaki insan sayısıyla bugünü karşılaştırın; söylediğimi daha iyi anlarsınız.
ülkenin savunması mı geliştirildi? yoooo!
iyi de 367 milyar tl'yle ülkenin nesi gelişti? hiçbir şeyi!
367 milyarın gittiği tek bir yer var: yandaşların cebi. havadan varsıl edilen, hiçbir özelliği ya da birikimi olmayan bir avuç yandaş için harcandı bu kadar para. türkiye'de kapitalin el değiştirmesi için harcandı. karşıt ve muhaliflerin gasp edilen malları hiç pahasına eşe dosta peşkeş çekildi. kamu kurum ve kuruluşlarını, tekelleri, yolları, elektriğimizi 2-3 yıllık kârları karşılığında sattılar.
sürekli maraza çıkaran duble yol ve birkaç yüz kilometrelik hızlı tren dışında türkiye'de tek çivi çakılmadı.
ihracatın rekor kırdığı 2012 yılında dış ticaret açığı 84 milyar usd olan, son 20 yılda yaklaşık 500 miyar usd dış ticaret açığı veren bir ekonomi nasıl iyi olabilir. bu kafayla giderse mutlaka tepetaklak olacak ekonomi.