yorumları okuyunca sayısız insanın ekonomiden anlamadığını düşündüğüm başlık.
1.avrupanın en büyük ekonomisi değiliz, avrupa nın en büyük büyüme hızına ulaşmış ekonomisyiz.( bu gösterge için)
2. ekonomik büyüme başkadır, kalkınma başkadır, gelir dağılımı adaleti başkadır.
3.bunu direk sıcak parayla ilişkilendirmek, cahilliktir. ( zaten ekonomide döviz giriş çıkışı dalgalı sayılmaz, şu an bir istikrar var. merkez bankasının da başarısı budur zaten. serbest döviz kurunda olmamıza rağmen o kadar büyük dalgalanmalar, kırılmalar olmuyor eskisi kadar.)
4. ayrıca küresel kriz gördüğünüz gibi, hayretle söylüyorum gerçektende teğet geçmiştir.( bunu kişisel gelirine bakıp değerlendirirsen yanlış yorum yapmış olursun, ülkenin geneline bakacaksın zira bu bir makro göstergedir, yukarıda da dediğim gibi gelir dağılımı adaleti de başka bir kavramdır.)
5. gerçekten de ekonomiyi çok güzel bir çizgiye oturtan bu insanları tebrik ediyorum, saygılar.
geçen sene %4.7 küçülmüş ekonomi üzerinden hesaplanan büyümedir. %4.7'lik küçülme öncesi, yani 2009 yılı başındaki ekonomiye göre bakılırsa; bu seneki %8'lik bir büyüme, 2009 yılı başındaki ekonomiden aslında %2.9'luk bir ilerleme olduğunu gösterir. iki sene içinde toplamda %2.9 büyümek ise, gelişmekte olan ülkeler grubundaki bir ülke için hiç de iç açıcı bir durum değildir.
süt ithalatına bile başlayan ülkenin ekonomisinin büyümesidir. ilginç tabi. ha bir de 2 gün önce 50 kuruşa aldığım ekmek 75 kuruş olmuş. Aferin. Baya büyümüş ekonomi yüzde 50 kadar.
- ekmek zamlanmış bugün.
+ olsun ekonomi %8 büyümeyi aşabilir bu sene.
- iyi de yaprağım, asgari ücret %8 büyümedi bu sene.
+ dünyanın en büyük on yedinci ekonomisiyiz ama nabeerr?
- kılığına değdirmeden siktir git.
+ o değil de, ekonomi büyüyor.
- maşallah seneye okula başlayacak o zaman!
+ niye öyle dedin?
- yedi senedir büyüyor a.q!
o değil de bu ekonomi %500 büyüse hala ekonomi kötüye gidiyor diyen çıkacağı için bence yorum yapmaya gerek yok, yapılması gereken göz hekimi sayısını artırmaktır. bunun yolunu açmalıyız.
alışmamız gereken durumdur. zira barındırdığı iç dinamiklerle, taşıdığı potansiyelle bu rakamların çok çok üzerinde büyüme de gerçekleştirebilecek bir ülkedir türkiye. şimdi "ekonomi %8 büyüdü ben niye farketmedim" diye geviş getiren tipler olacak onlara: "kardeşim senin hissetmediğin bir şeyin hiç olmaması mı gerekiyor? hem sen nerenle hissediyorsun? ekonomi büyüyor, sen veya senin bi yerin büyümüyor. önce finans piyasası büyür, sonra reel sektör. sen ki çok büyük ihtimalle reel sektörün üretim girdisinden biri olan emek arzeden bir vatandaşsın. senin hissetmen biraz zaman alır. zaten çoğu zaman hissettiğini de hissetmezsin. dolar kaç senedir hangi aralıkta desem? 3 sene önce aldığın marka gömleği hala aynı fiyata alabiliyor musun desem? 10 sene öncesine göre kullandığın, ürünlerin kalitesi arttı mı desem? biraz düşün sonra ben hissetmedim de." desem güzel olur. ama demem.
bin kişilik istihdam için 80 bin 556 işsizin atılım yaptığı başvuru kuyruğunda dile getirilirse dayak yemenin kesin olduğu söylem. üniversiteliler hariç değil.
üstadım tabii ki gelir dağılımı bozukluğu , halka yansımaması , yanlış yapılan özelleştirmeler gibi ekonomik konular eleştirelecektir , ancak bu sorunların ekonomik büyüme yaşanırken çözülmesi gerekir.
bir yandan ekonomiyi büyütelim bir yandan da eksiklikleri giderelim.
tabii ki yanlış görülen herşey eleştirilecektir , hiç eleştirilmesin olmaz.
türkiye'de sosyal adalet sağlanamadıktan sonra yüzde 8 değil yüzde 80 büyüse dahi hiçbir kıymeti harbiyesi olmayacak durum.
hindistan'da da 200 milyon zengin yaşıyor(türkiye nüfusunun 3 katı) ama kafanızda hindistan'ı canlandırın bakalım ne gelecek aklınıza?
kredi derecelenmesinden bahsetmiş bir arkadaşımız.
diyelim ki uluslararası kuruluşlar kredimizi a+ olarak değerlendirdi.
halk'a ne faydası var bunun?
kobilere 1 lira menfaat sağlıyor mu bu durum?
yüzde 7 büyüdük, şöyle işsizliği azalttık, böyle güvercin taklası attık diyenlere inanmayın.
çıkın sokağa...sokak asla yanıltmaz ve yalan söylemez.
