bugünden sonra yemin olsun kafama koyduğum durum.
şahsen kuzey avrupaya siyasi durumları gerekçe göstererek mülteci olarak siktir olup gitmek istiyorum.
sıcak kişiliğim, ingilizcem ve genç jenerasyon üniversiteli olmam nedeniyle sanırım kendi yağımda kavrulurum bir yerlerde.
zaten miss helsinki 2017 gibi örneklerden sonra, radikal dinciler hariç geri kalan azınlıklarla çok sorun yaşamadıklarını tahmin ediyorum.
Neymiş gitmek isteyen vatan haini mi oluyormuş. Yalan bunlar ya. imkanı olsa dakikasında arkasına bakmadan gider bunu söyleyen. Kendileri gidemiyor diye insanlara laf söylüyorlar. Sanane deyip geçiniz bu tarz söylemlere, istediğiniz yere gidin.
vatan, eğer uğrunda ölmeyi gerektiriyorsa vatandır.
2002'de bitti o iş. şu an da kılımı bile kıpırdatmam kimse kusuruma bakmasındır. ak it'lere mutluluklar ama zamanı gelince onlar da kayıtsız biat ettikleri örgüt tarafından sikilecekler şimdilik haberleri yok. sonra ağlamayın.
(#35413130) işte böyle ahlaksız ve 2 gram aklı olmadan trollük ve komiklik yapmaya çalışan beyinsiz kişilerle aynı havayı solumak istememekten kaynaklanan olaydır.
boğuluyorum artık, nefes alamıyorum. çölde yolunu kaybetmiş birinin suya hasret kalması gibi konuşmaya, yazmaya; bilgi, görüş ve duygularımı paylaşmaya hasretim ama... ama yapamıyorum. mesleğimi icra edebileceğim tüm köşelere adamlarını dikmiş ve kendinden âlâsı olurmuş gibi kendisine en ufak bir eleştiri getiren herkesi vatana ihanetle suçluyor.
özdarbesinden sonra artık tümüyle gemi azıya aldı. ekonominin içine etti. cumhuriyetin tüm kurum ve kuruluşlarını 10 yılda mirasyedi gibi üç kuruşa sattı, savdı. devletin elinde gelir getirecek tek bir kurum kalmayınca patentleri peşkeş çekebilmek için tübitak'ı bile satışa çıkarttı. yetmedi dünyanın en ağır, en fahiş vergilerini kondurdu. o da yetmedi vergilerimizle yapılan yolları sattı, paralı hâle getirdi.
kadınları, gençleri, çocukları katlettirdi. kutsalları bozuk para gibi harcadı. kullanamadığı her şeye küfür etti. terör örgütlerini besledi, silâhlandırdı.
işsizliği tavan yaptırdı; doktoralı, mastırlı, üç yabancı dil bilen gençlere bile ya polis olursunuz ya aç kalırsınız dedi. öyle bir düzen kurdu ki kulu olmayan insanlara bir dilim ekmeği, bir bardak suyu çok gördü. ülkede yağlamanmamış orman bırakmadı; ciğerlerimizi temiz havaya hasret bıraktı.
geldiği günden bu yana sürekli yanlış yaptı; bir dediği bir dediğini tutmadı ama bir gün bile çıkıp da "sorumlu benim" demedi.
ve bugün kalkmış erkler ayrılığını ortadan kaldırıp on dördüncü louis gibi "l'etat c'est moi" demeye başladı. mutlaki monarşilerde bile görülmemiş yetkileri kendisinden topluyor ve kurduğu propaganda basını ile bunu topluma yutturabiliyor çünkü devlet eliyle insanları eğitimsiz, cahil; basın eliyle beyni yıkanmış hâle getiriyor.
almanya'ya dönmemek üzere gidebilecekken "ülkeyi terk etmek olmaz" diyen; bedelli yapabilecekken "bize yakışmaz" diyerek askerlik yapan; insanları aydınlatabilmek için en iyi bildiği konuda bile "bana inanmayın, kaynaklar orada. okuyup kendi fikrinizi kendiniz bulun" diyen beni bu hâle getirdiniz. evet, suçlu yalnızca çıkar amaçlı suç örgütü lideri değil. okumadan, öğrenmeden; camilerde, okullarda, basın organlarında duyduğunuz yalanlara koala gibi sarılan sizlersiniz suçlu.
ve beni o derece insanlıktan çıkarttınız ki ülkede olan her türlü felâkete "iyi olmuş" diyorum. hayır, iyi olduğunu düşündüğümden değil; bu kitle hak ettiğini bulduğundan.
gidebilsem bir daha dönmeyeceğim. o kadar dönmeyeceğim ki mecbur kalmadıkça konsolosluk ya da büyükelçilik binalarına bile ayak basmayacağım.
(bkz: tutmayın lan şunu)
Türkiye'den siktir olup gitme konusunda ciddi ciddi düşünenlerin, ülkenin siyasi ve politik durumları ile gerzek gerzek yorum yapmaları da farklı bir ironi tabi.
Bu sene olmazsa seneye kesin olacak şu lanet olası turizmin bana kattığı güzel şeylerden biriside bu yabancı dil öğreniyorsun ve yurt dışında olan insanları az çok tanıyıp sohbet edip yaşadıkları ortamları kültürlerini öğreniyorsun en azından bir fikir sahibi oluyorsun.
uzun zamandır ekşi sözlük tarafında altını okuduğum, çok kasarsam kendimde de uyandıracağım histir. nedir abi, oo ben iyiyim süperim illa ki bir yer beni bulur, ilk fırsatta bakarım önüme, kaparım fırsatı, giderim.
bu düşünceyi eleştireceğim uzun uzun ama belirteyim, benim de aklımdan geçti. benim avantajım da global ortaklı bir şirkette çalışmam ve uygulamada çok az da olsa birilerinin şirketin global bacağında belli yerlerde görev alması. ama düşünmedim değil; dedim çok çalışır fark yaratırım belki bana da teklif ederler. globalden yöneticilerle yakın iletişim kurmayı sırf bunun için hayal ettim falan. enteresan geliyor.
alıp başını gidenlere saygım var. niye yapıyorsunuz da diyemem, seçimdir. doğru ya da değil, ben de bir sebeple çıkmış olsam kalmaya çalışır, en iyi şekilde gittiğim yere uyum sağlamaya uğraşırdım herhalde. bu alanda dayanışma olması da güzel, bazen hiç bilinmeyen bir yere gitmeye çalışıyor insan ve bilinmeyen fazla olduğunda en küçük destek o kişiye fayda bile getirmese moral getirir. güzel şeyler.
eleştireceğim konu da şu: çok uzun zamandır bize mutsuzluk pompalanıyor. idealize edilen bir yaşam tarzı var, hayatını öyle sürdürmek isteyen de kendince siktir olup gidip o hayatı yaşayabilir. ama hayır, sen de öyle yaşamak zorundasın deyip gırtlağına çökmeyi bir görev, bir mücadele edinmiş tiplerle karşı karşıyayız ve karşımızdaki hayatlarda iyi hiçbirşey yok. iyiye gitmek yok, elindekine çok şükür deyip başka birilerini uzaktan gözlemek var. uzakta kalan ve erişilemeyenin cazibesi zamanla öfke patlamaları ve müdahaleleri getiriyor ve adım adım büyük bir anafor oluşturuluyor.
mücadele edilir, üstesinden gelinir. bu da uzun bir konu, tek çözümü olmadığı için burayı işgal etmeyeceğim. ama antitez geliştireceğim. çünkü seni beni umutsuzluğa itiyorlar, öyle bir noktaya geldik ki yolda çevirip tecavüz etmeye kalksalar aman öldürmeyin deyip domalacak haldeyiz. halbuki karşımızdaki kitle oyunu kuralına göre de oynamıyor, ahlaksız namussuz ve Şeytan'ın tüm sıfatlarını taşıyan vasat tipler bunlar.
tüm bu okuduklarımdan ve naçizane hayat deneyiminden gördüğüm şudur; siktir olup gideceğin yer değil, çabalayıp hayatta kalacağın yer vatanındır. dediğim gibi gitme planı yapmakta bir sakınca yok, ama burada uğursuzlar cirit atıyor diye ilk elden bırakıp gitmeyi düşünmek olmaz. kazın ayağı pek öyle değil.
kimsede en ufak tahammül kalmadığı için gerekli görülendir. yoksa ahmet gelir mehmet gider dönemler geçer. yeter ki aynı havayı soluduğunuz insanlar, pardon canlılar birlikte yaşanabilir olsun.