Sıfırdan başlayıp gelecekte güzel bir hayat yaşama fırsatı vs sıfır da değil on numara da değil boktan bir hayat yaşayıp ileride devlet hastaneleri köşelerinde sürünerek ölmek. Devlet hastanesi diyorum çünkü tek güvencen devletten aldığın üç aylık olacak onunla da anca ekmekle su alırsın. Bu mottolar baysa da böyle sikim bir yerden gitmek istemeyi vatan hainliği olarak görmeyi bırakın amk, en mantıklı yaşam biçimi göçebeliktir. Bir yerde artık rahat edemiyorsan "siktir olur gidersin" güzel kardeşim.
Verilecek en doğru karar,olsa da gidebilsek diyeceğimiz yer olsa da keşke burdan gitsek,vatandaş desen ülkenin yarısında artık suriyeli var amk,başbakan ve cumhurbaşkanıysa zaten evlat olsa sevilmez,ekonomimiz kötü,bazı ülkelerle sorunumuz var özellikle (bkz: rusya)."Ne b*k yiyelim burda amk,topluca göç edek biyere işte" diyecemde malesef o da olmayınca hal bu.
yaklaşık 4-5 ay önce geldim türkiye'ye ve artık bu 4 ayda bile baydı burası artık. insanlar eğlenmeyi bilmiyor , kızları desen hangi kafada oldukları belli değil , eğlenmeye gittiğin yerden kavga ederek çıkıyorsun , artı sokağa çıksan eve dönüp dönmeyeceğin belli değil. her zaman nedense türkiye'yi çok sevip buraya gelmek için götümü yırtıyordum ama gelince bokluk olduğunu anladım. tüm bunlar dolayısıyla yapılmak istenen eylemdir.
ilk tavsiyem israile gidin de görün bakalım Türkiye cumhuriyeti vatandaşı nasıl karşılanıyor, kaç saat bekletilip tutuklanarak sorguya alınıyor.(bunları bilin de ona göre kıymet bilme duygunuz gelişsin, kötülemeyi ve aşağılamayı bir nebze de olsa belki bırakırsınız)
habere gelecek olursak bunu yapan insanlar burada, yakınınızda belki de. türkiyenin suçu yok kanun boşluğu var halen, kadınları korumak için herhangi bir çaba yok sorun bu.
ve ne yazık ki bunu yapan da bu ülkenin erkeği sözde. yani şikayet etmek yerine çözüm bulmak daha mantıklı. (eksilemektense biraz düşün derim dostum durum vahim)
bugün yine düşünmeye başladığım eylem. lise çağlarımda da düşünürdüm bunu. sonra etrafımdakilerin "lan oglum sanki amerika'dır ingiltere'dir farklı amk" sözleriyle fikrimden caydım. geçen yazlarda amerika'ya gitmemle hayata bakışım değişti. bu düzen, bu saygı, bu anlayış... o kadar farklıydı ki. metroda kamera ve güvenlik olmamasına rağmen kimse turnikelerden atlamıyordu. herkes metroda önce insanların inmesini bekliyordu. oruç tuttuğum için evde ve okulda kimse yanımda yemek yemiyordu. saygılıydılar işte. ama halk polisten çok korkuyordu... ben de dedim ki kendi kendime "lan halk iyi hoş da, kesin bunların polisi de bizimki gibidir. yok yok daha da kötü ve gaddardır. elin gavuru amk" dedim. ta ki o güne kadar... israil, filistin saldırılarını yoğunlaştırmıştı. müslüman ülkelerde bile ses getirmiyordu neredeyse. öğlen yine okula gitmek için metroya bindim. times square da inmemle o mükemmel görüntüyle karşılaştım. binlerce insan ellerinde filistin bayrağıyla israil'i protesto ediyordu. hem de yahudiler yönetiyor denilen ülkede. yaklaştıkça içlerinde saçlarından yahudi oldukları belli tipler belirmeye başladı. polisler gelip şimdi coplar bunları diye düşünürken kenarda duran 3-5 polisi gördüm. yanlarına iliştim. meğer onlar da insanlari "dikkat edin eşyanız çalınmasın" diye uyarıyormuş. derken yanıma bi polis gelip "sir, this section is almost full. it is better to go that section" dedi ve beni daha az yoğun olan yere yönlendirdi. inanamamıştım. resmen polisler insanları rahat ettirmek için çabalıyordu. üstelik bu insanların bir çoğu kendi vatandaşı değil. daha da çoğu benimsemedikleri bir dine inanıyordur. bir de bugün istanbul'da olanlara bakın. işçilerin önem verdiği bir yerde toplanmaları yasaklanıyor. yetmezmiş gibi bir de oraya girmemeleri için 25 bin polis görevlendiriliyor. lütfen yurt dışında nasıl tıp okunacağını bilenler yeşillendirsin. artık umudum kalmadı bu ülkeden yana...
Ara ara bir çok kişinin düşündüğü şeydir.
Ama gidince daha iyi olacak diye bir şey yok.
Elimizde olan yeri vatanımızı güzelleştirmeye calışmak varken kaçmak ne diye.
Değil mi efendiler?