türkiye´den nefret ediyorum tümcesi, genellemenin gelebilecegi son boyuttur. türkiye´nin nesinden nefret ediyosun? seklinde bir soruyla bu konuya somut bir aciklik getirmek gerekir. hic kimse haddizatinda bir ülkenin "herseyinden" nefret etmez.
ben de mesela fransizlari pek sevmem, cok ukaladirlar falan, ama fransa cok güzel bir ülkedir. bana kalsa paris´te fransizlar yerine baskaca bi millet yasasa cok daha iyi olur. sonra fransizlari sevmem ama, yemek icecek isinden cok iyi anlarlar. fransa da alelade bi pizzaciya gidersin, yedigin basit bi pizza dir, ama onu o kadar yüksek kalitede yaparlar ki vay be dersin.
bunun gibi türkiye´de bir sürü kazik yemis ya da insanlardan baski görmüs olabilirsin. ama her yönüyle ele alindigi zaman türkiye hic de öyle hafife alinabilecek bir ülke degildir. türk insaninin da bircok konuda, hele misafirperverlikte falan, cok önemli artilari vardir. sen anca, türkiye ´de "karsina cikmis olan sahislardan" nefret edebilirsin. öyle herkesten nefret etmek, hicbir seyini sevmemek gibi bir söylem, olmaz.
duygusal olarak yıpranmış insanlar tarafından gelen bi cümledir. tahminen istediğini elde edememiş veya ülke içerisinde çok fazla darbeye maruz kalmış insandır. (bkz: işsizlik) buna örnek olarak gösterilebilir. her ne olursa olsun ülke sevilmeli ve bu toprakların nasıl kazanıldığı unutulmamalıdır
Türkiye'nin yönetimindeki her kademede baştan aşağı yapılan yanlışlar, bencillikler...yüzünden kendi insanlarımızın ülkesinden soğuması hatta nefret etmesi durumudur...
Gerçek Atatürkçü ve batılı insanların duyumsayabileceği güzide histir.
18 bin yıllık türk tarihinin, son 1000 yılında islamı seçerek özünden dönmüş, yalan olmuş kimselerden, orjinalliğini koruyarak farklı kalabilmeyi başarmıştır.
atatürkün 12 yl boyunca türkçe okuttuğu ezanı sever, arapçasını duyduğu zaman, yüksek sesle küfür etmenin lincine sebep olabileceğini bildiği için, tepkisini sessizce ortaya koyar.
israil askerinin vurduğu linççi grup haberini gördüğünde, sevinçten anında rakı sofrası kurup, "- ohh nasıl geçirdiler, iyi oldu" diyebilecek kadar iyi ve adaletli bir kalbe sahiptir.
ya sev ya terket sloganı gereği, ülkeyi terkeder, çocuğunu ABD başkanı yapar ve 40 yıl sonra ABD ordusu ile birlikte gelerek ülkesini pisliklerden temizler. 3-5 bin pkk lıyı yenemeyenlerin, 500 bin kişilik abd ordusu karşısında sıfır şansa sahip olduğunu bildiği için, vurur, vurur, vurur. ta ki son bozulmuşu cehenneme gönderinceye kadar, temizliğe devam eder. çünkü o tek başına dünyaya bedeldir.
yillar once yurtdisinda bir sahistan duydugum sozdur. sahis milletini vatanini zamaninda cok sevmis. ama gel gelelim adam memleketteki torpil sistemini gecip is bulamamis, bunun uzerine yurtdisina cikmis yurtdisinda akademisyen olmus ve bu cumleyi sarf etmistir.
iyi degerlendirilirse faydali olabilecek bir duygudur. kisinin nefret ettigi ozellikleri en azindan kendi benliginde degistirmesine yardimci olabilir bu nefret. ancak nefret ettigini soyledigi hadiseleri kendisi de benimsemis ise, demek ki zaten yeteri kadar nefret etmiyormus oldugu ortaya cikar.
cunku "zarar veren bir hadiseye cozum getirmemek" de bu ulkenin "nefret uyandiran" ozelliklerinden birisi degil midir?
sakin olmak gerekir. bırak azizim sevip sevmemek hususlarını, politikayı, sorunları, terörü, bak gel ben sana bir tabak dondurmalı künefe ısmarlayayım. güzel bir sohbet ve muhabbete kapılalım.