yillar once yurtdisinda bir sahistan duydugum sozdur. sahis milletini vatanini zamaninda cok sevmis. ama gel gelelim adam memleketteki torpil sistemini gecip is bulamamis, bunun uzerine yurtdisina cikmis yurtdisinda akademisyen olmus ve bu cumleyi sarf etmistir.
sakin olmak gerekir. bırak azizim sevip sevmemek hususlarını, politikayı, sorunları, terörü, bak gel ben sana bir tabak dondurmalı künefe ısmarlayayım. güzel bir sohbet ve muhabbete kapılalım.
---alıntı--
insan memleketini niye sever. başka çaresi yoktur da ondan.
amma biz biliriz ki; bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir.
burayı seversen burası dünyanın en güzel yeridir.
amma dünyanın en güzel yerini sevmezsen orası dünyanın en güzel yeri değildir
--alıntı--
vizontele'den.
iyi degerlendirilirse faydali olabilecek bir duygudur. kisinin nefret ettigi ozellikleri en azindan kendi benliginde degistirmesine yardimci olabilir bu nefret. ancak nefret ettigini soyledigi hadiseleri kendisi de benimsemis ise, demek ki zaten yeteri kadar nefret etmiyormus oldugu ortaya cikar.
cunku "zarar veren bir hadiseye cozum getirmemek" de bu ulkenin "nefret uyandiran" ozelliklerinden birisi degil midir?
ülkem insanları diğer ülke insanları gibi genelde aptallar. ayrıca ülkemin fanatik dincisi ile diğerlerinin fanatik dincisi de tamamen aynılar. diğer insanlardan genelde farkımız yok, ama tek bir şey farklı bence ve o da tek başına yeterli nefret için,
saygısız olmamız. başka insanlara olan saygısızlığımız. bu ülkede kanser olmanın en kolay yolu trafikte araç kullanmak mesela. hadi bir kişi yok öyle değil desin.