tek taraflı yapılıp zevk alınacak tek eylem iyiliktir...
türkiye'deki hoşgörü anlayışı amerika'nın demaokrasisiyle özdeştir aslında. tarih boyunca hoşgörü içinde yaşamış osmanlı halkları yalanını ortaya atanlar bugüne bakarlarsa o çağlarda bunu yaşamanın ve yaşatmanın mümkün olmadığını göreceklerdir. ki resmi tarihin dışında bir tarih okursanız bunu görmeniz de mümkündür zaten. farklı olan insanlar ( o dönem için gayrı müslimler ve diğer milletlerden olanlar) her zaman bir korku imparatorluğuyla karşı karşıya kalmışlardır.( gayrı müslimlerden alınan vergiler bile bu durumu özetler aslında) ve ne dinlerini ne de geleneklerini yaşayamamışlardır. eğer siz bu insanlara hoşgörüyle yaklaşsaydınız , osmanlı'nın dağılma döneminde milliyetçilik akımından etkilenmeyip çok uluslu imparatorlukta yaşamayı seçerlerdi.
cumhuriyet döneminde de bu hoşgörüsüzlüğün kanıtı 6- 7 eylül olayları, varlık vergileri ve kürt isyanları gibi olaylardır. bu topraklarda hiç bir zaman hoşgörü olmadı, kendimizi kandırmayalım. buna yasalarla sağlamaya çalışsalar bile mahalle baskısı ve bağnazlık ağır bastığından bilinçaltları hep dolu kaldı. köklü devrimlerin olmadığı ve insanların bilinçlenmediği bir ortamda yasaların geçersiz olduğu bir kez daha kanıtlanmış oldu.
bu yazıyla anlatmak istediklerim aslında sürekli dile getirdiğim şeyler ama fazıl say olayından sonra tekrar yazma gereği hissettim.
türkiye'de ve bu topraklarda yüz yıllardır süregelen islam egemenliği tarihin hiç bir döneminde hoşgörülü olmamıştır, burada dinin hoşgörüsüz olduğunu söylemiyorum ama uygulanışı bu yönde olmuştur. mesela siz bir atesite " maymundan gelme, allahsız pezevenk " diye söverken yasalar sizin o ateiste hakaret ettiğinizi kabul etmiyor ama o sizin dininize bırakın hakaret etmeyi , eleştiri bile yapsa yasalar tarafından mahkum ediliyor. mesela 301 kaldırılmadan önce türklüğe hakaret etmek suçtu ki hala suç aslında. ama kürtlere, rumlara, yunanlılara , ermenilere ve diğer halklara hakaret etmek serbest. hatta bir gurur gibi bahsederek hakaret ediliyor.
biz de hoşgörü hep tek taraflı ve " eğer benim gibi olursan seni severim " ekseninde var olmuştur. bu da etnik gruplara şu şekilde bakmayı getirmiştir beraberinde : " iyi kürt, gavur ama ahlaklı ".
yani koşulsuz hoşgörü olmamıştır hiçbir zaman. farklılıklara nefretle ve tiksintiyle bakılmıştır.
farklılıklara bu denli hoşgörüsüz yaklaşıp karşılığında dinine ve kültürüne hoşgörü beklemek ahmaklıktır. hoş görmeniz dileğiyle.