1 bağdat caddesinde çop toplayarak geçimini sağlayan gencin yolun karşısına geçerken gördüğü üstü açık kırmızı otomobili rerek iç geçirmesi.
2 bir arkadaşının aldığı yeni bir ayakkabıyı görünce akşam babasından aynısından isteyen ve maaşımı alınca alırız cevabını alıp ertesi sabah ilk işin ayakkabıyı alan arkadaşa bunu söylemek.
3 eski şeylerle takılmak
4 geliri düşük olanların genel olarak ahlak açısından daha iyi olması
5 geliri düşük kişilerin daha mücadeleci daha çalışkan olması
vs
asgari ücretin 700 lira olduğu memlekette açlık sınırının 900, yoksulluk sınırının 2000 lira civarında olması en büyük bozukluğa örnektir.
3 çocuğu olan bir işçi 700 liranın 350 sini kiraya, verse 150 sini çocuklarına harcasa, 150 liraya faturalarını ödese geri kalan 50 lira ile sadece bayat ekmek alarak 1 ay sonunu belki getirebilir.
(bkz: gelir dağılımınıza sıçayım)
kimileri asgari ücret ile 4 kişilik bir aileyi geçindirmeye çalışıyor, kimileri ise o parayı bi günde harcayabiliyor. gelir dağılımımız okadar bozukki iki uc noktada yaşanılıyor, ortası yok.
örnek vermeye ne hacet..gözünü nereye çevirirsen çevir..görebilmekteseniz bunu..devlet dairesinde çalışan bir memurun maaşı özel sektörde iyi bir konumda çalışan adamın maaşından oldukça az...neredeyse 5-6 kat fazla maaş almakta özelde çalışan vatandaş..memurumuzda ay sonunu getirmekte zorlanıyor..hükümetin bu konuda ileriye doğru adımlar atarak piyasayı düzenlemesi gerekmekte..
birilerinin milyonları var ve nüfusun yüzde birinden az olmalarına rağmen, gelirin neredeyse yarısını götürüyorlar.
birilerinin başını sokacak evi, ayağını yerden kesecek arabası, karnını ve sosyal ihtiyaçlarını doyuracak parası ve yastık altında acil durumlar için üç beş kuruşu var. nüfusun yüzde onunu ya oluşturuyorlar ya oluşturmuyolar ve geriye kalan yarının yarısını götürüyorlar.
birilerinin evi var, arabası var ama taksitleri ödeniyor henüz, arta kalanla karnını zar zor doyuruyor, sosyal ihtiyaçları ise hayallerden ibaret. nüfüsün neredeyse yüzde ellisini oluşturuyorlar ve gariye kalan gelirinde yarısını götürüyorlar.
birilerinin ne evi var ne de arabası. borcu var, borcu ve karnını zar zor borçla doyuruyor. nüfüsün yüzde otuzunu oluşturyorlar ve geriye kalanın yarısını götürüyorlar.
birilerinin gerçek manada başını sokacak dört duvarı yok. borcu yok çünkü geliri yok. birileri verirse yiyor, vermezse aç yatıyor. nüfusun neredeyse yüzde onunu oluşturuyorlar ve bağışlar, sadakalarla yaşıyorlar.
yıllar önce bir karikatür görmüş ve çocuk aklımla tam manası ile ne demek istendiğini anlamamıştım.
sıçan bir kodamanın altında bokunu yiyen bir bürokrat, onun altında memur, onun altında işçi, en altta da birşey çıkmasını bekleyen yoksul.
sosyal adaletimizin geçmişi bu karikatürle iyi özetlenmiştir.
gelir dağılmıyor desek yeridir.
özel üniversitede okuyup okula farklı farklı arabalarla giden, kredi kartı limiti aylık 20 bin tl den aşağı olmayan öğrenci ile, okula gitmek için otobüs parası denkleştirmeye çalışan öğrenci.
ülkedeki zenginlerin az , alt ve orta gelirli insan sayısının zenginlere oranla daha çok olması kadar normal bi durum yoktur . bu tam olarak gelir dağılımındaki adaletsizlik olarak gösterilemez bence , zira herkesin ortaya koyduğu emek , sermaye vs. eşit değildir . bu liberal ekonomi sisteminin , kapitalizmin kaçınılmaz sonucudur . ancak ne zaman ki kişi yaptığı çalışmaya karşılık emeğinin getirisini alamıyor alsada bu onun açlık sınırının üstüne taşımıyor , çalışmanın getirdiği sosyal haklardan yararlanmıyor , toplumda zenginliği çok az bir kesim paylaşıyor geriye kalanlar çok az gelire bakıyor , orta ekonomik sınıf çok az yada yokolmuş ise işte orda bi sıkıntı var demektir , aksi takdirde tam ve adil bir gelir dağilımını yakalamak çok zordur .sonuç olarak güzel ülkemden küçük bi örnek vermek gerekirse on yıl öğretmenlik yapan kimse fazla bir mal birikimi edinemezken , on yıl müteahhitlik yapan kişi tam anlamıyla zengin oluyor . burda ortaya konulan emekler arasında farklılık olsada gelir farkını bu denli etkileyecek derecede olmamalı kanaatimce.
kendisine barışma hediyesi olarak alınan suv aracın sipariş kuyruğunda bekleyen, alışveriş indiriminden yararlanmak için kasa kuyruğunda bekleyen, temizlik yaptığı şirkete gitmek için otobüs kuyruğunda bekleyen, çocuklarını doyurmak için ucuz ekmek kuyruğunda bekleyen kadınlar.