1-açık öğretim fakültelerine sadece örgün öğretim okuyanların kayıt hakkı olmalı.
mesela kişi iktisatçıdır banka veya kurumunda yükselmek amacıyla işletme,uluslar ilişkiler,banka ve finans okuması gerekiyordur onun için açılmalı.
2- ilk 15.000 e giremeyen tıp
ilk 30.000 e giremeyen mühendislik
ilk 100.000 e giremeyen öğretmenlik
ilk 10.000 e giremeyen hukuk(hukuk için şuan bu çok lazım.) yazamayacak özellerde dahil.
5 yıllığına tüm iibf fakültelerini dondurmak.
3- çoğu özel ve devlet üniversitesi kapatılmalı veya enstitü e çevrilmesi.
şuan türkiye de 141 üniversite var bu sayı 60-70 e çekilmeli.
şahsen ben doğu,güneydoğu daki üniversitelerin orada ki esnafları zengin etmek için açıldığına inanıyorum.
-üniversiteye sayısı yarı yarıya düşürülmeli ki böylece hem devletin üniversitelere ödediği ödenek hafifler hemde geri kalan üniversitelere ödenen ödenek biraz artar.
Eğitim konusu, bu konunun uzmanlarından kurulan bir kurul tarafından belirlenmelidir. ( pedagog, psikolog, öğretmen..vs)
Derslerin yanısıra, hayata hazırlama dersleri olmalıdır.
Her öğrenci, aynı sistemle eğitilmemeli, yetenekleri gözönüne alınarak, yön tayin edilmelidir.
Bu unsurlar uygulandığı takdirde, işsizlik sorunu da, büyük oranda çözülmüş olacaktır.
akp kaldıkça düzelmez. bu iki konuda da oldukça başarısızlar. daha da kötüye gidecek. çünkü bu parti günü kurtarma politikalarıyla ülkeyi yönetmektedir. geçici önlemlerle işi idare etmeye çalışacaklar ama bu sorunlar düzelmeyecek o kafa değiştirilmedikçe.
öncelikle eğitim okul kurumuna bağımlı olan bir olgu değildir. kişi kitap okuyarak, gözlem yaparak, yazarak, çizerek kendisini rahatlıkla eğitebilir. dolayısıyla eğitimin kurumunun sembolü olan okullarla ilgili bir şey demek istemiyorum.
mesele türk vatandaşlarının kavrayış becerisini, estetik bakış açısını ve vicdan çemberini olabildiğince genişletme meselesidir.
mesele türk vatandaşının sokakta yürürken iki yanında yükselmekte olan binalara bakarak bundan rahatsızlık duyması, çevresindeki çirkinliği algılayabilmesi, güzel olanı sevebilmesi meselesidir.
herkes üniversite mezunu olmayacak bir defa. ülkede kalifiye eleman kalmadı. sonuçta musluk bozulduğunda onu tamir edecek insan da lazım. zanaatkarlar yetişmeli.
bir belgeselde bir bıçak ustası vardı. amca 60 yaşlarında çok güzel bıçaklar yapıyor ve çokta iyi fiyatlara satıyor. AB'den amerika'dan müşterilerim var diyor. ama yoruldum artık yapamyorum zorlanıyorum. bu mesleği birine devretmek istiyorum. zanaat öğretmek istiyorum ama çırak bulamıyorum. beğenmiyorlar diyor. bu beğenmeyenler ne yapıyor? hiç alakası olmayan bir yerde tamamen alakasız bir bölüm okuyor ve üniversite mezunu oluyor. sonra ben üniversite mezunu oldum bana ona göre iş verin. ee yok iş. işsizler kervanına bir kişi daha katılıyor.
katma değer yaratacak eleman yetiştirmek gerek. eğitim sisteminin temeli bu olmalı.
eğitimi bilmem de belli bir yüzdenin bilerek işsiz bırakıldığına inanıyorum. "bak eğer iyi çalışmazsan sen de bu işsiz grubun arasına katılırsın" denilebilmesi için.
örneğin x zengin kişisini tril tril trilyonları var. ancak bu zengin ağabey iş imkanı yaratmak yerine parayı kasada tutuyor. yada şu an popi olan inşaat işine parayı gömüyor. ev ve avm işi geçici istihdam dışında bir şey yaratmaz. çünkü tüketim araçlarıdır. üstelik bunların yapılabilmesi için dış ülkelerden yığında ekipman alıyoruz. bu ekipmanları alabilmek için ne veriyoruz biliyor musunuz ?
domates.
1 kameranın fiyatı 1500 kg. domates.
sonra ay sonunda milyon dolar cari açık. bu işin böyle olmayacağı açık. nasıl olacağı da belli. ama yanaşan yok.