Varlık. Evet yanlış duymadınız varlık. bugün türkiyede yaşanan tüm olumsuzlukların % 60 ı varlıktan. Helal haram çizgisine dikkat etmeden varlığa sahip olanların pek çoğu maalesef kendini, insani ve ahlaki değerlerini kaybetmiştir. Sahip olmayanların da önemli bir kısmı buna kavuşmak için şahsiyetini kaybetmektedir.
insan kalite sorunu siyasetten eğitime kalite düşük olduğundan ilerlememizde yavaş oluyor. Mesela bugün siyasette piyasayı parası çok olup içi boş olanlar işgal etmemiş olsaydı belki bu sıkıntıları yaşamıyor olurduk.
beceriksiz yöneticilerin elinde olmak ve o yöneticilerin oluşturduğu eğitim sistemiyle koyun bir nesil yetiştirmek. bu devirde dersi okulda değil, öğrenebilirseniz kendi imkanlarınızla öğreniyorsunuz.
Çok çok fazla var ama bir iki tane göze çarpanı beyan edebilirim. Öncelikle her şeyi çok iyi biliriz. Hatta o kadar ki her konu hakkında bilgimiz vardır. Ayrıca biz o kadar mükemmeliz ki biz o kadar iyi kalpliyiz ki dışarıda bulunan bu kötü insanlar nereden geldi acaba? Biz o kadar duyarlıyız ki öyle önemsiyoruz ki değerlerimizi, bu alaya alan (mizah adı altında!!), bu tecavüzler tavizler nereden geliyor bilmiyoruz.
Tembellik. Tembellik yüzünden hiçbir halt olamayan insanların ilk önce kendi ailelerini suçlaması sonra da iktidarı.
En büyük sorun bu gerçekten. Çocuk bilgisayar oyunlarının başından kalkmıyor, kız erkek arkadaş yapacağım, sevgilimle buluşacağım, gezeceğim, ortamlara akacağım diye ders çalışmıyor. Sonuç ise şöyle oluyor " ekonomi kötü, gençligimizi yediler " kim kimin gençliğini yemiş bir düşünseler. Sen hukuk , tıp kazandın da devlet " sen okuyamazsın , almıyoruz okula mı" dedi.
Kıytırık bir üniversite bölümü okumuş not ortalaması 60 olan insanlar bile konuşup duruyor. E ne olacaktı? Sen karabük ' te 60 ortalama ile işletme bitirdin diye devlet seni sınavsız memur mu yapmak zorunda? Sen bilgisayar oyunlari oynayip 120 kilo oldun diye devlet sana iş bulmak mı zorunda? Nerede çaba? Nerede emek?
Lisan bahsidir!
Belki “en büyük” değil de, çözülmesi elzem esaslı bir mesele olarak “dil bahsi”dir; Türkiye’deki blr arızadan bahsedebilmek için “Türkiye’deki en büyük sorun” denilirken kastedilen “arıza, mevzu, mesele, aksaklık problem” manasına “sorun!” ile suâl sîgasında kullanılan “sorun” arasındaki farkı kaç kişi farketmiştir? Söylemek istediğim, insan, lisanı kadar vardır ve bir milletin boşlukta yer kapladığının hesabı ileri memleketlerde “edebiyat” sahası ile ölçülür. Ve konuşmak, esas itibariyle “düşünmek” olduğu için, günümüzde umûmî olarak kullanılan lisanın dar kalıpları, bu vasat kültür atmosferi içinde evvela ilk başta nelerin halledilip fasledileceğini tayinde zorlanmaktadır. Evet, insanın ufku lisanı kadardır; çünkü âlemdeki her şey lügatlarda topludur; bu manadan olmak üzere Türkiye’de ilk başta çözülmesi gereken meselelerden birisi lisan-dil bahsidir; kısır, yavan, düz bir lisandan edebiyyat, yani “mücerret ve müstakil bir idrak zemini” doğmaz. Hâl böyle olunca değil problemleri çözmek daha nelerin esaslı problemler oldukları dahî bilinemez. Neticesinde, değil yeni keşif, icad ve yenilikler, kendi aralarında dahî anlaşamayan bir toplum olunur.
ben her şeyi biliyorum kafası. 7 yaşından 70 yaşına kadar kime bir şey sorsan o konuda fikri var. bilgisi yok ama fikri var adamın. olmasın kardeşim senin her konuda bir fikrin olmasın. bir şeyi de bilmiyorum de be.