türkiye deki eğitim sisteminin içine edenlerin tutumuna göre fazlasıyla kalitelidir. kürsüde sadece ders anlatmıyoruz çünkü. hele psikoloji ile ilgilenmemizin bedeli ödenemez. bizi yönetenlerin de ruhu bunu duymaz bile.
elindeki telefonun kamerasıyla öğrencilerin abuk subuk hareketlerini çekip facebook youtube gibi çeşitli sitelerde paylaşarak öğretim hayatının basamaklarını emin adımlarla çıkmaya çalışan bi nesille karşı karşıyayız.
öğrencilerini rencide etmek onlar için dert değildir zira eğitim psikolojisinden bihaberdirler.
ayrıca (bkz: kalitemi ne kalitesi kalite ne arar la bazarda)
her gün biraz daha düşüşüne kişisel olarak tanık olduğum bir durumdur. bir dershanede ingilizce öğretmenliği yapmakta olan bendeniz, her gün bu konuda öğrencilerden ve velilerden milyon adet şikayet işitmekteyim. sırf sınıfa hakim olamadığı ve otorite sağlayamadığı için ders işlemeyen, çocuklardan birinin kendi sözünü kesmesi sebebiyle küsüp(?) yine ders işlemeyen, konuyu anlamayan öğrenciye, "nasıl olsa hepiniz dershaneye gidiyorsunuz, gidin oradaki öğretmeniniz anlatsın." deyip konu tekrarı yapmayan öğretmenler şu an maalesef öğretmenlik yapmakta. kişisel olarak devlet okullarının eğitiminin, yine devletin yapacağı bir sınava yetmesi gerektiğini düşünüyor ve hala birinde çalışmakta olduğum dershanecilik kültürüne ihtiyaç olmaması gerektiğini savunuyorum fakat, duyduklarım ve gördüklerimin sonucunda maalesef dershanelere bu denli paralar döken velileri de anlamamak elde değil.
edebiyat öğretmenim dersin adını aynen şöyle yazmıştır 'ADABiYAT' evet bunu bir kerede yapmamıştır. girdiği dersin adını bile doğru yazamayan öğretmen ne kadar kaliteli olabilirki.
cahil ve kendini geliştirmemiş öğretmenler kalitesindedir. birçok öğretmen emekli olduğu halde görevine devam etmektedir. bir çoğu geri kafalı ve modern düşüncelerden mahrumdur. yenilikçi ve sosyal düşünceleri sıfıra yakındır. büyük bir yüzdesinin egoları aşırı yüksektir. öğrencilerini sadece gösterdiğini öğrenmesi gereken köle olarak görürler. onların sadece öğrenip öğrenmediği ile ilgilenir. ama sosyal ve kültürel yönden gelişmemiş, öz güveni olmayan okul birincisi bile olsa kimseye faydası olmayacak biridir. bunuda hiçbiri bilmez. ben öğretmenim der. yıllarca emek verdim der. binlerce kişiyi eğittim der. yüz bin öğrencisinden en tembel olanı hayatta başarılı olmuştur ve o da bununla övünür. çünkü o tembel gördüğü kişi o saçma eğitim sistemini benimsemeyerek çoktan kendi kendini eğiteceği geliştireceği günler için mezun olmayı beklemeye başlamıştır.
herkes ilköğretim ve lise eğitim kalitesinden bahseder ama üniversiteyi hiç konuşmaz. inanın ki birçok üniversite şuanda sadece kağıt parçasına sahip insan mezun ediyor. aynen yukarda bahsettiğim gibi özgüveni olmayan sosyal ve kültürel olarak gelişmemiş insanlar.
elbette kaliteli ve idealist öğretmenler de vardır.
ancak türkiye de hala bayanlar için en ideal meslek öğretmenlik diyen zihniyet bulunmaktadır.
türkiyenin en ünlü dershane zincirlerinden birinde rehber öğretmenin netleri düşük olan kız öğrencilere öğretmenlik yazmalarını ve böylece evlendikleri zaman ailelerine daha rahat zaman ayırabileceklerini söylediği düşünülürse kalite beklemek hata olur.
sorun eğitim sistemi demek kolaycılığın en önde gidenidir. öğretmenler kalitelidir, fakat öğrenciler kaliteli midir? ebeveynleri kaliteli midir? okul yönetimi kaliteli midir? sistem falan hikaye. kalitesizlik insanımızda başlıyor. kalitesizlik ailede başlıyor.