zaman geçtikçe kolaylaştığını düşündüğüm meslektir.hükümet formasyonuda geliştirerek.kpssyi kaldıracağını bildirerek türkiyede öğretmen olmak kavramını kolaylaştırmıştır.
amk. adam gibi bir öğretmen olsak böyle '' yok 2-3 ay tatil yapan, yok çok para alan'' diye ileri geri konuşan amip bir nesil yetiştirmezdik diye kendini eleştirebilmektir.
bence tek kötü tarafı işten güçten anlamayan adamları bakan diye atamaları. Anlamadıkları içinde sürekli eğitim sistemi değişiyor. Öğretmenler alışıncaya kadar zaman geçiyor. Haliyle buda öğrencilere yansıyor.
24 yaşında geçen sene mezun olmuş ve işsiz bir türkçe öğretmeniyim. çoğu kişiye göre henüz ''öğretmen'' değilim zira atamam yapılmadı. geçen sene ben daha mezun olmadan ve sınava giremeden haziran ayında 30bin öğretmen alındı. türkiye de öğretmen olmak demek daha mezun bile olamadan hayata 1-0 yenik başlamak demek.
bizim insanımız nankör azizim. açık ve net. sen yeri geliyor kendi çocuğundan bunalıyorsun, sıkılıyorsun, ağlamalarına katlanamayıp sinirlenip bağırıyorsun. senin çocuğun ve onun gibi en az 20 tanesiyle bir öğretmen kırk dakika içerisinde hem ilgileniyor hem şikayetlerini dinliyor, onların şımarıklıklarını üstüne üstlük yeri geliyor saygısızlıklarını çekiyor bir de üstüne dersini anlatmaya çalışıp öğrencisini koşulsuz seviyor ve sen bu insana kalkıp ' yok efendim üç ay yatıyorsun, yok efendim aldığın maaş neyine yetmiyor da ağlanıyorsun' diye ileri geri konuşuyorsun. sen nankörsün arkadaşım.
ben bu sene izmirin bir köyünde ücretli öğretmenlik yaptım. taşımalı bir köy olduğu için öğle arasında milli eğitim yemek veriyor. nöbetçi öğretmen olarak o öğle arasında sabahtan derslere girmenin yorgunluğu üzerimdeyken, açlık başıma vurmuşken öğrencilere yemek servisi yaptım. geçtim kazanın başına kepçe kepçe yemek koydum. ben bunu öğrenmiyorum arkadaşım fakültede, ben bunun için ekstra para da almıyorum. ben bunu yaparken' hay lanet olsun, şimdi sırası mı' da demiyorum. ben bunu yaparken bir yandan de öğrencilerin yemeklerini dökmemesi ve düzgün yiyip ortalığı kirletmemeleri, çöplerini atmaları için de uğraşıyorum. bunu karşılığında aldığım bi teşekkür ederim öğretmenim de yetiyor arkadaşım bana ama sen bunu anlayamazsın işte. neden mi? sende o vicdan yok.
türkiye de öğretmen olmak hayatının baharında ülkenin herhangi bir yerine gidip, oraya alışma ve yaşam mücadelesi verirken, kendinden fedakarlıklar yaparken, sana dil uzatan anne-babaların dövdüğü, ilgilenmediği çocukları her halleriyle severken, evlendiğinde eşinden en az 1,5 sene uzakta yaşamak zorunda bırakılırken, senin bakanının bile sana git hobinle ilgilen ya da sözleşmeli öğretmen olmasaydın ben mi dedim sana git ol derken, bunlara gülüp geçip mesleğine dair hala umudunun olabilmesidir.
lütfen arkadaşlar. öğretmenlik herkesin yapabileceği bir meslek değildir. içinde olmadığınız için bilemezsiniz ne kadar yıpratıcı olduğunu. biz hiçbirinizin mesleğini aşağılamazken siz bizden ne istiyorsunuz? oysa sizden bir şey beklemiyoruz ki biz, sadece saygı..
kendinde bazı ailelerin gözünden sakındığı çocuğuna vurma hakkı görmektir.
bazı ailelerin umursamadığı çocuğunu avutmak zorunda olmaktır.
sürekli olarak sızlanma hakkını kendinde bulmaktır ki bu hakkı kutsal meslek yaptıklarını iddia ettiklerinden aldıklarını sanıyorum.
neymiş az maaş alıyolarmış. ulan sikko bi bölüm okuyup sikinidirik bi iş yapıp yata yata aldığınız paralar bir yana, bi de o kadar boşluktasınız ki dedikodu yapıp kavga etmekten başka çıkar yol bulamıyosunuz denir ülkemiz öğretmenlerine. iyiler varmıdır vardır elbet eyvallah.
lakin ülkemiz öğretmenleri sürekli sızlanma, herşeyi en iyi bilme, en çok parayı haketme, hiç bir artı değer katmama gibi görev, yetki ve sorumlulukla donatılmış sikindirik kimselerdir.
bir sürü kağıt işiyle uğraşmak, takdir görememek, çalışmadan para kazanma ithamıyla yüzleşmek, tepkisiz kalamadığınız anlarda amiriniz tarafından "sarı zarf"la tehdit edilmek, geçim sıkıntısı çekmek, bakan-başbakan-bilir-bilmez herkesin eleştirisine göğüs germeyi öğrenmek, yazları üç ay tatil olayının yalan olduğunu kimselere kabul ettirememek, sürekli boğaz ağrısı çekmektir.
ayrıcaaa...
hep genç kalmak, dinamik olmak, yapılan şebekliklerle eğlenmek, öğrenciler tarafından sevilmek, gözlerin anlamını çözmek (mutlu, üzgün, anlamış, anlamamış, merak ediyor, düşünüyor, kızmış...), hep yeni şeyler öğrenmek, işini sevmek sevmek sevmektir.
Kpss denilen niteliksiz bir sınavla ataması yapılan, elektriğin, suyun bile gitmediği yerlere görev yapmaya giden, aynı anda en az 30 tane kişilikleri, ilgileri, yetenekleri, gelişim seviyeleri birbirinden farklı çocukla tek tek ilgilenip eğitim veren, buna rağmen değer verilmeyen, hakkını aradığı zaman yerlerde sürüklenen eli öpülesi, el üstünde tutulası varlıklardır.