geçen otobüsteyim, kızılaya gidiyorum. arkada iki adam var. biri ıraklı öğrenci, diğeri türk. adam yarım türkçesiyle anlatıyor :
''ben birçok avrupa ülkesine gittim. mesela pariste kütüphaneler 24 saat açık. gece 3'te dolu. mesela su satılıyor, 20 sent. her şey makinalarda. makinaya 20 sent atıyorsun sandviçi alıyorsun. dışarda su 1 euro. türkiye'de durum tam tersi. dışarda su 50 kuruş, kütüphanede,okulda 1 lira. orda devlet öğrenciye destek oluyor, burda devlet öğrenciyi soymaya bakıyor.''
kelimesi kelimesine böyle dedi. işte o an utandım. kendi at gözlüğümüzden gördüğümüz nadide ülkemize bir daha baktım.
-ter kokan tıklım tıklım otobüslerle okula gitmeye çalışmak
-sınavlara yetişmek için acele ettiğinde sürekli önüne yavaş yürüyen insanlar ve ilerlemeyen trafiğin çıkması
-zar zor yetiştiğin sınav sınıfına girdiğinde kaleminin olmadığını farketmek
vs. vs.
tam bir muammadır...heran yeni bir yasa değişikliği ile eğitim sistemi, sınav sistemi değişebilir, lise 4 yıla çıkar 2'ye iner, hatta bi sabah kalkarsınız öğrencilik satatünüz elinizden alınmış bile olabilir.kısacası türkiye'de öğrenci olmak sürprizlerle doludur.
işçi, emekçi, diploma uğruna amelelik yapmaktır. milli egitimin geneli egoist olan ders anlatmak yerine küçücük çocuklarin eline kitabi verip sen şunu anlat yoksa puan vermem sana diye tehdit bile eden öğretmenlerine köpeklik etmektir. yani bu ülkede öğrenci olmak işçi niyetine kullanilmaktir.