çok samimi söylüyorum gece geç saatlerde hatta sabaha kadar açık olan çorbacı, pilavcı, büfe, pideci vb. mekanlarıdır. hayat bitmez caddelerde. çay, çorba, eritilmiş tereyağ kokusu, gurbet, yalnızlık ve yarım kalmış hayal kokan salaş mekanlar. yurtdışında biraz yaşayanlar iyi bilir demek istediğimi.
çelişkilerle dolu 'türkiye insanı'dır. hem çakal hem gülünç bir şekilde saftirik, hem vandal hem de hüngür hüngür ağlayacak kadar içli, hem sokakları leş gibi hem evleri tertemiz, hem komşunun tavuğuna pis pis bakan hem varını yoğunu komşusunun ayağına seren, hem arkandan iğrenç iğrenç konuşan hem yüzünü görünce sevgi patlaması yaşayıp pişman olan, hem kadın düşmanı hem kadın delisi, hem ilk olayda satacak kadar nankör hem kendisi konuşsa da arkandan konuşturmayacak kadar vefalı, hem acayip inançlı hem rezil bir şekilde müşrik ve bunların hepsini aynı bünyede coşkuyla barındıran tuhaf ve renkli insan tipidir. dünyanın hiçbir yerinde tanık olunmayacak kadar çeşitli insan tipinin, inanç biçiminin, yaşam tarzının karman çorman bir arada, gerek sevgiyle gerek nefretle var olduğu topraklar ise bu başlığın konusudur.
siyasi olarak sürekli bir karmaşa olması. garip bir keyif alıyorum lan bu durumdan. norveç gibi olsak, tek derdimiz küresel ısınma falan olsa daha mı iyi yani?
hep bir panayır havası vardır. 9 günlük tatiller, skandallar, katliam gibi kazalar, belalar, kavga, gürültü, vs. canın sıkılmaz günlerin nasıl geçtiğini anlayamazsın bakmışsın ömür bitmiş.
mesela o kadar renkli bir gündem var ki hiç sıkılmıyorsunuz. savaş mı ararsın, birlik olup ülkeyi savunmaktan aciz siyasi partiler mi ararsın, trajik ölümler mi ararsın, iş bulma çilesi mi..