biziz onlar yani öz türkler. artık bütün programlarda bir kürt meselesidir gidiyor. yok ezilmiş halk yok hakları elinden alınmış halk türkler bu topraklara son gelen ırk neredeyse bu topraklarda hiç hakkı yok demeye getiren embesiller bile var. yeter ulan yeter burası türkiye cumhuriyeti sevsenizde sevmesenizde burası adından da anlaşılacağı gibi biz türklerin kimse ortak olma çabasına girmesin.
türkiye'ye ilk gelişimde sabaha doğru istanbul'a indik. saat neredeyse 4:00 falandı, otele gittik arkadaşlarla ama otel kabul etmedi. yerimiz yok dedi, sabaha kadar baya bir otel dolaştık. en sonunda saat 7:00'de falan bir pansiyon bulduk. oraya yerleştik, sabah oldu bir kaç gün kaldık. paramız baya azaldı ve hatta sadece 100 dolarımız kalmıştı ama doların ufak bir köşesi kopmuş, hiç bir dövizci kabul etmiyor. zeytinburnu'ndan başladık tam eminönü'ye kadar tüm dövizcilere girdik ama ne fayda kabul etmiyorlar. acıktık akşam oldu, neyse o günü aç geçirdik. sabah oldu yine şansımızı denemeye çıktık, yine olmadı bozduramadık. akşam saat nerdeyse 5'e geliyor yine eminönü'deyiz. belki de denemediğimiz bir dövizci kalmış oraya da girelim şansımızı deniyelim dedik, içeri girdik. doları aldılar bayan baktı baktı dolara yanındaki baya verdi. o da baktı bir yanındaki baya verdi bu parayı bozalım mı diye baya bir tartıştılar ve sonunda bozdular ama bizdeki surat ifadesini görmeniz lazımdı. o an sanki dünya bizimdi, parayı alır almaz hızlı bir şekilde dövizciden uzaklaştık. sonra bozmaktan vazgeçerler diye, böyle bir hikaye yaşadım.
aptal aptal ön yargılarla karşı karşıya kalmaktır.
kendimden örnek vermek gerekirse sırp ve rus karışımı olan bünyemin sürekli içinde bulunduğu durumlardan bir tanesi:
-aa ruslar çok orospu
-aa sırplar çok şerefsiz
canımın içi açsak önüne bir dünya haritası yerlerini bulamazsın bu ülkelerin ama konuşmaya gelince topunu koyar kazana kaynatırsın. hayatında tanıdığın iki rusa veya televizyonda gördüğün iki sırp sonrası milyonlar hakkında atıp tutatsın. sonuç olarak komiktir türkiye de yabancı olmak. biraz acır biraz gülersin onlara.
istanbul'da hataylı olmakla paraleldir biraz, sadece yaklaşım farkı vardır diyebiliriz..
-nerelisin kardeş sen?
*Hataylıyım..
-izmir hatay mı?
*yok il olan hatay hani 1939 da sonradan katılan..
-hıı..kürt müsün canım sen?
*yoo..
-hmm..arap mısın peki?
*anne tarafından sayılırım ama dedemin dedesi suriy...
-tamam tamam anladık arapsın yani..nası beğendin mi istanbulu alışabildin mi?
*ne diyo la bu..
etrafınızdaki yabancılardan mutlaka birkaç anı dinlemenizi gerektiren durumdur.
misal, benim amerikalı sosyoloji hocamın anlattığı iki olay;
"türkiye ye ilk geldiğim gün havaalanında biraz bekleme yapmamız gerekiyordu. oturdum, yanıma türk bir adam oturdu. bir anda muhabbete daldı, konuşmaya başladık ve sonunda ben ona dertlerimden birini anlattım. teselli amacıyla elini dizime koydu ve geçer dedi. çok rahatsız oldum etrafıma baktım kimse bize bakıyor mu diye. bizim oralarda iki erkek arasında böyle bir samimiyet varsa onlar gaydir de ondan.." *
"bir gün markete gittim. çalışanlardan biri arkamdan 'hocam!' diye seslendi. döndüm ama anlamadım nerden biliyordu ki hoca olduğumu. bakakaldım. sonra anladım ki bu samimi bir hitap şekliymiş, ama biz tanışmıyorduk ki.. bir de burda aynı yaştaki insanlar birbirlerine abi baba oğlum kızım diyorlar. türkler gerçekten çok samimi." *
turkiyede turk ya da musluman olmaktan daha zor olmadigini dusundugum durumdur. hele hele istanbulda insanlar birbirine bu kadar yabanciyken milletin, dinin ve dahi irkin farklari gozden genelde kacmaktadir. ama yinede bunu en iyi anlayacak kisiler yine bu topraklarda bu durumu yasayan insanlardir muhakkak.*
özellikle siyahi isen ayvayı yedin durumları vardır. herkes sana bakmaktadır akabinde gulumsemeler kikirdemeler ve daha birsürü dalga. yani zor iştir turkiye'de yabancı olmak.
tabi ki faydalarıda vardır... *