türkiye de spor anlayışı

entry18 galeri2
    18.
  1. benim için gece nba maçları izlemek.

    (bkz: üzücü)
    1 ...
  2. 17.
  3. futbol maçı izlemek. evet izlemek, oynamaktan daha çok izlemek ve akabinde kavga etmek.
    0 ...
  4. 16.
  5. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1031010/+

    açıklamama gerek var mı veya sövmeme ? bence yok işte budur türkiye de ki spor anlayışı.
    5 ...
  6. 15.
  7. Şüphesiz takım elbise ile yapılacağı anlayışı vardır.

    (img:#1031008)
    4 ...
  8. 14.
  9. Şike ve fenev. Bir de bunları aklamakla görevli fenerasyon.
    0 ...
  10. 13.
  11. Sporu sadece futbol' dan ibaret sanmaktır.
    0 ...
  12. 12.
  13. 11.
  14. top var koşun! şakir çok dikme topu abuzer dayı kesecek yine topu!
    0 ...
  15. 10.
  16. benim takımım şampiyon olamıyorsa fenerbahçe de şampiyon olamasın zihniyeti vardır.

    fenerbahçe şampiyon olursa, şikeyle hile hurdayla olmuştur. yoksa da imzasız mektuplar falan çıkartılır bir kaç yandaş kanal bulunur onlarda iftira atılır.

    sonra mahkemeler, uefa bir şey bulamayınca, aziz yıldırım bunları da satın almış olur.
    1 ...
  17. 9.
  18. en çok futbol konuşulur. onunda adam gibi tarafları konuşulmaz.
    ikincilik asla başarılı bir durum değildir.
    ama bence kulüplerden önce bu işin ibneliği medyadadır. bakın 4 büyükler için yazan, yorum yapan adamlara göreceksiniz! içlerinde kaç tane düzgün adm gibi yazan insan var.
    0 ...
  19. 8.
  20. her ne kadar futbolmuş gibi gözükse de basketbola doğru bir kayma söz konusudur. bakıldığında evet her erkek deli gibi futbol bağımlısı, futbola tapan, futbolla yatıp futbolla kalkan kişiler. ama artık öyle olmuyor. yeni yetişen nesil futbol maçlarını tv karşısında izlese de stadyumlara gidip izlemiyor. peki neden ? erkekler artık maçlara kadınlarla, eşleriyle, sevgilileriyle hatta çocuklarıyla gidiyorlar ve futbol stadyumlarında inanılmaz derecede insanın yüzünü kızartacak küfürler sarf edilmekte. gerçi bu küfürlere katılan bayan taraftarlar da az değildir sayı olarak. ama yine de genellenecek kadar çok değiller. insanlar artık spor müsabakalarını bir holiganlık olarak değil, haftasonları yapılacak bir aktivite olarak görüyorlar. bu yüzden de daha steril yerler tercih ediyorlar, basketbol salonları gibi. 2000 yılında düzenlenen avrupa basketbol şampiyonası ile bunun temelleri atıldı ve geçen seneki dünya basketbol şampiyonası ile zirveye çıktı. şampiyona sonrası beko basketbol ligindeki doluluk oranları da artmaya başladı. özellikle de playoff sürecinde bu ilgi tavan yaptı ve hemen hemen her maç hınca hınç dolu salonlarda oynandı. evet bakıldığında futbol egemen bir spor anlayışımız var gibi gözükse de insanlar artık basketbola daha çok ilgi duyuyorlar bana kalırsa.
    1 ...
  21. 7.
  22. futboldan ibarettir. diğer branşlara gereken ilginin gösterilmemesi. futbolun diğer her sporun önünde olması.
    0 ...
  23. 6.
  24. türkiyede spor anlayışı iyi oynayana küfür etmek üzerine kuruludur.
    0 ...
  25. 5.
  26. kadınlar için zayıflamak, erkekler için güzel bir vücuda sahip olup karı kız düşürmek.
    0 ...
  27. 4.
  28. sporcuyu nesnelleştirmek, gladyatör gibi görüp üstüne küfür kusmak, spora değil savaşa seyirci olmak...
    0 ...
  29. 3.
  30. takımların altyapılarında o kadar genç ve yetenekli oyuncular varken gidip boş adamlara trilyonlar vermektir.
    1 ...
  31. 2.
  32. televizyonun karşısında maç izlemektir.
    2 ...
  33. 1.
  34. çokça futbol, biraz da basketboldan ibaret olandır. ee, ne var bunda, herkes biliyor bunu diyeceksiniz. evet, doğru, herkes farkında spora olan ilginin aslında spora olan ilgi olmadığının, bu ilginin yalnızca futbol ve basketboldan ibaret olduğunun. ama daha ötesi de var.

    binlerce kişi yazıp çiziyor, memleketin futbol hastası olduğunu, türkiye'nin futbolla yatıp, futbolla kalktığını. gerçekten de öyle. bugün sokağa çıkıp tanıştığınız herhangi bir er kişiyle futbol muhabbeti yapabilirsiniz. futbolla alakası olmayan erkeğe de değişik gözle bakılır ve adeta, eşcinsel muamelesi görürler ülkede.

    peki, bu kadar ilgiye, alakaya rağmen neden futbol olarak yerlerde sürünüyoruz? yerlerden sürünmekten kastım, takımlarımızın başarısı değil. kaldı ki, kulüp ve milli takım bazında pek fena sayılmayız. az çok başarımız var. yerlerde süründüğümüz nokta, "futbol bilgisi". ülkede siyasetten sonra en fazla ilgi çeken olgu, futbol ve halkın futbol hakkındaki genel görüşü belirleşmiş kalıplardan, sığ düşüncelerden ibaret. istisnai kesimi katmıyorum bunların içine. çıkıp, bir kahveye gittiğinizde oradaki herkesle "ne olacak bu fener'in hali?" tadında muhabbet yapabilir misiniz? evet, hem de en alasını. ama muhabbetin gideceği en uç nokta "puşt hakem, vermedi penaltı"nın da ötesine geçemeyecek maalesef, hiçbir zaman. memleket, iddaa bayilerinde hayatında tek maçını izlemediği norveç ligi'ne bahis yapan insanlarla, manchester united-aston villa maçında "carew var lan aston villa'da, çakar affetmez" mantığıyla aston villa'ya bahis yapan insanlarla dolu.

    kısaca, türkiye'deki spor anlayışında sorun, sadece futbola odaklanılmasından çok, odaklanılmış olan futbol hakkında da fazla bir şey bilinmemesi. herkesten, grafikler, detaylı analizler, sistem konuşmasını bekleyemezsiniz. ama, teknolojinin bu kadar geliştiği bir ortamda, insanların en azından "hakem, lincoln, teknik direktör kötü, fenerasyon, lincoln, hakem, başkan istifa etsin" döngüsünden de sıyrılmasını bekliyorsunuz. herkesin kendi çalıp kendi oynadığı bir memleket türkiye, futbol anlamında. çocukluktan beri ne gördüyse öyle oluyor çocukta. babası, klasik bir türk insanı olan çocuk da kendini ileride, babası gibi buluyor. hiç, "araştırayım bakayım, bolton bu sezon nasılmış?", "rijkaard'ın barcelona'daki maçlarını izleyelim bakalım, futbol anlayışı nasılmış?" düşüncesi yok. teknolojiyi kullanıyoruz, evet; ama sadece wikipedia aracılığıyla.

    "rijkaard gelmiş, hmm... girelim bakalım wikipedia'ya. evet, futbolculuğu fena değil. ajax'ta, milan'da oynamış. bakıyoruz, euro 2000'de hollanda milli takımı'nı yarı finale çıkartmış, o da fena sayılmaz. barcelona'yı zaten az çok biliyoruz. tamam, tamam iyiy... aaa, o da ne, sparta rotterdam'ı küme düşürmüş. basiretsiz lan bu!!!11!!"...

    biraz da basketbol dedik, hak yememek lazım, basketbol izleyecisi futbol izleyecisine nazaran, çok ama çok daha bilinçli. bir mersin'de, bir samsun'da, bir zonguldak'ta şu an basketbol salonları dolup taşmakta. samsun'daki seyirci, daha çok futbol seyircisi ama misal, zonguldak. futbolda zaten ortalarda yoklar, ellerinde tbl'de oynayan erdemirspor var bir tek. onlar da şehrimizin takımı, destekleyelim mantığıyla geliyorlar, avrupai bir biçimde destekliyorlar takımlarını. herkes oturmuş, atılan sayılar, iyi savunmalar alkışlanıyor, gereken yerde ufak çaplı tezahürata giriliyor. yarın öbür gün zonguldakspor, turkcell süper lig'e çıksa, bundan bir eser görebilecek miyiz peki? onun cevabını da bu entry'i okuyanlar versin artık.

    diğer sporlardan hiç bahsetmiyorum bile. bu ülkenin teniste şu an en başarılı sporcusu olan marsel ilhan'ın, türk kanallarında canlı yayınlanan maç sayısı yalnızca 1 (yazıyla bir). onu da, trt sağolsun izleyebildik. onlar da, turnuva izmir'de olmasa, gidip yayınlamayacaklardı, bir de işin o tarafı var. hatta izmir'de olmasına rağmen finale çıkana kadar hiçbir maçı yayınlanmadı. yani, olsaydı da yarı finalde elenseydi marsel, şu an türk tenisinin en önemli ismini türk televizyonlarında hiç izlememiş olacaktık. yeterince acı olmalı.

    atletizm de içler acısı aynı şekilde. geçtiğimiz senelerde grand prix'leri yayınlıyordu ntv, cüneyt koryürek'in de etkisiyle tabii. bu sene onlara da tuzlu gelmiş olacak ki, kıytırık turnuvalarla idare ediyorlar. grand prix'ler, d spor'un elinde. sonra, mehmet demirkol ve fuat akdağ çıksın, spor servisi programında 3-5 gün "bakın, biz diğer sporlara da ilgi gösteriyoruz, heyooo" tadında yarım saat atletizmden bahsetsin, ki onda da tartan pistin ne farkı olduğunu sorsunlar canlı yayına katılan yetkili kişilere... ne güzel, spora muhteşem ilgi gösterdiler dimi?..
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük