üniversitenin daha ilk günlerinde, solak olduğumu gören ve henüz o zaman adını bile öğrenmediğim bir sınıf arkadaşım bir gün elinde sol taraftan kolçaklı sandalyeyle sınıfa gelerek;
-bak bunu alt kattaki dersliklerden birinden senin için yürüttüm.
demişti gülümseyerek.
Zordur.
Küçük bir çocukken, sol elle resim çizer, sol elimle yazardım. Annem babam, dedem, bütün yakınlarım ne kadar uğraştıysalar da bana sağ elle yazdıramadılar. Belki ben zaten eninde sonunda sol elle yazacağımı biliyordum, ama insanların bu çabası bana acı veriyordu.
Sol elimle yemek yiyordum. Sağ elle yemek pek de zor değilmiş. Baskı nedeniyle, sağ elle yiyorum artık.
Sol elle, bir odaya dıştan içe girmek imkansızdır.
Öğrencilik hayatımda, daima sıranın sol tarafında oturmuşumdur, kolum çarpışmasın diye. Halbuki ben de isterim değil mi dışarıdaki kuşları, ağaçları izlemeyi? Evet ne hikmetse okuduğum bütün okullarda pencere tahtaya göre sol dolayısıyla bize göre sağ taraftaydı..
Lise yıllarımda, elime arkadaşımın gitarını gizli gizli aldığımda, bildiğim üç beş ritimi de çalamamak tamamen solak olmamla ilgilidir..
Türkiye'de solaklar zekidir diye bir inanış varmış zamanında, ama azınlık solaklar bu yargıyı koruyamamış ve şu anda kime sorsanız, isviçreli bilim adamları solakların zekasının daha geri olduğunu söyler..
Bunları niye mi yazıyorum?
Bir gün solak bir arkadaşınız, yiğeniniz, çocuğunuz vesaire olursa, ona bunları yaşatmayın..
sıranın solunda oturmayi gerektiren,
sol elle yemek seytandir laflarina maruz kalmak,
kurslarda kolluklu siralarda (tam adini bilmiyorum) hep sağ oldugu için sıkıntı çekmek
makas kullanırken, mouse kullanırken kisacasi her yerde her zaman sıkıntı çeken varlıklarız
sürekli sinir olduğum soruları duymak zorunda kalmaktır. aaa sol elle nasıl yazıyorsun, sol elle nasıl yemek yiyorsun vb. saçmalıklar. ikisi de el, sağlaklar nasıl yapıyorlarsa bunları bizde aynı şekilde yapıyoruz.