Zordur.
Küçük bir çocukken, sol elle resim çizer, sol elimle yazardım. Annem babam, dedem, bütün yakınlarım ne kadar uğraştıysalar da bana sağ elle yazdıramadılar. Belki ben zaten eninde sonunda sol elle yazacağımı biliyordum, ama insanların bu çabası bana acı veriyordu.
Sol elimle yemek yiyordum. Sağ elle yemek pek de zor değilmiş. Baskı nedeniyle, sağ elle yiyorum artık.
Sol elle, bir odaya dıştan içe girmek imkansızdır.
Öğrencilik hayatımda, daima sıranın sol tarafında oturmuşumdur, kolum çarpışmasın diye. Halbuki ben de isterim değil mi dışarıdaki kuşları, ağaçları izlemeyi? Evet ne hikmetse okuduğum bütün okullarda pencere tahtaya göre sol dolayısıyla bize göre sağ taraftaydı..
Lise yıllarımda, elime arkadaşımın gitarını gizli gizli aldığımda, bildiğim üç beş ritimi de çalamamak tamamen solak olmamla ilgilidir..
Türkiye'de solaklar zekidir diye bir inanış varmış zamanında, ama azınlık solaklar bu yargıyı koruyamamış ve şu anda kime sorsanız, isviçreli bilim adamları solakların zekasının daha geri olduğunu söyler..
Bunları niye mi yazıyorum?
Bir gün solak bir arkadaşınız, yiğeniniz, çocuğunuz vesaire olursa, ona bunları yaşatmayın..
Fiziksel açıdan hiçbir sakıncası bulunmayan ancak din ve günah ile kafayı bozmuş kişiler tarafından daha bebeklikten itibaren ele çatal batırmaya kadar varan işkencelerdir. Ben bunu yaşadım artık sağ elini kullanan bir solağım.*
oldukça travmatize edici bir durumdur aslında..önce aile şaşırır ve evladın bu durumdan kurtarılabilmesi için türlü yol denenir..
aile bilinçliydi diyelim; bu çocuk elbet ilkokula başlayacaktır.. hele bir de bir sırada 3 kişi birden oturtulan standart bir devlet okuluna gönderildiyse; arkadaşlarının alaylarından daha önce çıkar karşısına fiziksel sorunlar yavrucağın..
özel okula gönderilse bu sefer de sol taraftan kolçaklı tek sıra arama derdi çıkar(ama kısa sürer)
bahsedilen bu kronik engellerin aşılması aciliyet teşkil etmediğinden büyük sorunlar oluşturmaz.. Amma ve lakin hayatın her döneminde bu çocuğun karşısına çıkacak sbs, öss, kpss, tus vb. sınavlardan birinde kısmetine sağdan kolçaklı bir sıra çıkma ihtimali vardır ki işte o zaman zurnanın zırt dediği deliğe gelinir..
toplu ortamlarda sol elle yazı yazmak zorunda kalındığında insanların uzaylı bünye görmüşçesine şaşırmalarından bahsetmeye gerek bile yoktur..
üniversitenin daha ilk günlerinde, solak olduğumu gören ve henüz o zaman adını bile öğrenmediğim bir sınıf arkadaşım bir gün elinde sol taraftan kolçaklı sandalyeyle sınıfa gelerek;
-bak bunu alt kattaki dersliklerden birinden senin için yürüttüm.
demişti gülümseyerek.
hemen her sınavda yanınızdan geçen gözetmenin "sen kalemi nasıl tutuyorsun öyle hehehe.. rahat yazabiliyor musun he? hehhe" gibi saçma sapan sorulara maruz kalmaktır. o bileği yukarı doğru kırmamın sebebi yazdığımı görememem amına kodumun evladı! tutup sikicem bi gün birinizi o olacak.. sınava mı geldik, sana açıklama yapmaya mı.. çok sinirlendim sözlük!
sürekli sinir olduğum soruları duymak zorunda kalmaktır. aaa sol elle nasıl yazıyorsun, sol elle nasıl yemek yiyorsun vb. saçmalıklar. ikisi de el, sağlaklar nasıl yapıyorlarsa bunları bizde aynı şekilde yapıyoruz.
sıranın solunda oturmayi gerektiren,
sol elle yemek seytandir laflarina maruz kalmak,
kurslarda kolluklu siralarda (tam adini bilmiyorum) hep sağ oldugu için sıkıntı çekmek
makas kullanırken, mouse kullanırken kisacasi her yerde her zaman sıkıntı çeken varlıklarız
Dengesiz büyümektir. Solak olmak aşılmaya çalışılır hep günah sayılıp.
Yıllarca deftere sağ tahtaya sol elle yazı yazdım ve bunu 12 yıl sonra farkettim. Aha böyle bir şey işte.