koltuk sevdasından öteye gitmez. koltuk gidene kadar ölümüne savunulur koltuk gidince savunulan düşüncelere düşman bile olunur. en son düşünülen şey halktır.
Telefonumun ekranında Che Guevara resmi var, Grup yorum dinliyorum, hep yeşil parka giyiyorum, misyonunu bile bilmediğim eylemlere katılıyorum, bir bok bilmediğim halde oradan buradan gördüğüm siyasi durumları retweetliyorum. facebook profilimde gittiğim eylemlerden kalan bir dolu fotoğraf var. artık ben bir devrimciyim.
Telefonumun ekranında bozkurt resmi var, Ali Kınık dinliyorum, ülkücü bıyığı bırakıyorum, amacın doğrultusundan sapmış milyonlarca siyah takım elbise kundura jöleli saçları olan kardeşlerimle sırf türklük adı için ocaklara gidiyorum. arkadaşlarımla toplanıp bozkurt simgesini ellerimizle yaparak fotoğraf çektiriyor ve facebook'uma atıyorum. artık ben bir ülkücüyüm.
ilahi dinliyorum. sohbet ve tesbihatlara gidiyorum, telefonumun ekranında arapça allah lafzı var, sürekli dini durum güncellemeleri paylaşıyorum. adam akıllı araştırmadığım bir dini bile bilmeden bu kadar savunabilecek kapasiteye sahibim. artık ben bir cemaatçiyim.
dünyanın her yerinde, siyaset halkın yetenekli bulduğu kişileri yönetici olarak seçmesi durumudur, ancak çomaristanda siyaset çok farklı işliyor, siyasetçiler bir bakıma ideoloji ve din temsilcileri olarak algılanır, seçmen tabii olduğu ideolojiyi ve dini temsil eden kişiyi, özellikleri yetenekleri ve eylemlerini göz arda ederek destekler.
bu gerçek, en çok desteklenen siyasetçinin, en çok tutan din ve ideolojileri kullanan kişi olması, başarısız olduğu ve ap açık bir şekilde yolsuzlık yaptığı halde neden çok rağbet gördüğünü açıklıyor. insanların umurunda değil ki oy verdikleri kişinin kim olduğu.