Türkiye'de milliyetçilik denilince nedense akla hemen 80 darbesi öncesi sağ-sol çatışmalarına dayalı kafatasçılık ve faşizm akla gelmektedir . Avrupa'da ise özellikle Fransa'da endüstri devrimlerinin liderliğini yapmış bir ülke olarak içinden çıkardığı burjuva (sermaye sınıfı) ve işçi sınıfı sayesinde sosyal ve ekonomik önermelerle irdelenmektedir. ingiltere'ye gidildiğinde geç milliyetçiliğin yani sömürgeciliğin ve köle ticaretinin tarihlerine bıraktığı faşist anılar yüzünden tıp ki ülkemizde günümüzde yaratılmaya çalışılan milliyetçilik ya da ulusalcılık eşittir faşizm görüşü ırkçılık adı altında yorumlanmaktadır . Amerika birleşik devletleri orta doğuya genişlemek için demokrasi adı altında savaş açarken köleliği bir hak olarak sahiplenmiş din - tarım toplumları bugün hangi konumdadır herkes tarafından bilinmektedir . Soğuk savaşın bitmesiyle ulus devletin sona erdiği sanal gerçekliğini ekonomik ve siyasal platformda küreselleşerek kabul ettirmeye çalışan Amerika bile bugün küreselleşmeden korkar hale gelmiştir . Çünkü , küreselleşme adı altında uyguladıkları neo-liberal politik reformlar ve kapitalist yasalar ekonomisiyle beraber terörünü de küreselleştirmiştir . Gelelim sermaye ya da piyasa kavramına . Endüstri devrimine kadar din - tarım toplumu şeklinde toprak ağaları ve feodal krallar tarafından sömürülen köylüler , sanayi devriminin yarattığı makineleşme ve fabrikalar iş gücünün birleştirilmesini , çalışanların kentler kurmasını ve hammadde arayış ve üretilen malın pazarlanması için ortak kaynaklar ve pazarlar bulma zorunluluğunu doğurmuş ve bu amaçlar doğrultusunda kentleşen işçiler kendi ortak hukuk kurallarını dolayısıyla ortak bir siyasal otoriteyi ve milliyetçilik düşüncesini doğal bir süreç içerisinde geliştirmişlerdir. Sizin dediğiniz gibi milliyetçilik bugün 5.cumhuriyetini yaşayan Fransa'nın feodal aristokratlarınca değil Fransız devriminin ve yaşanılan endüstri devriminin bir neticesi olarak oluşan sermaye ve işçi sınıfı arasındaki sosyal hak ve demokrasi kavgasından doğal bir şekilde ve planlanmadan ortaya çıkmıştır.
Her ülkenin bir izmi vardır . Sosyalizm , Kemalizm , Kapitalizm , Faşizm , Şeriaat hepsi siyasi tercihleri gösteren ve anayasal ifadeler ile toplumların geçmişte ve günümüzde iç ve dış dinamiklerini belirleyen kimisi hümanist kimisi ise doktriner yapısıyla ön plana çıkmış ideolojik yaşam biçimlerdir . Ve bakıldığında hepsinin kendisine göre yorumladığı bir milliyetçilik anlayışı mevcuttur . Faşizm ırk üzerinden , şeriaat dinemperyalizminden , Kapitalizm ırk , din ve amerikan emperyalizminden sosyalizm ise sermaye ve işçi sınıfından faydalanarak varlıklarını sürdürürler. Ülkemizdeki milliyetçilik anlayışı ise Anayasal Yurttaşlık kapsamında din , dil , ırk ayrımı yapılmaksızın devletin resmi ideolojisine saygılı herkesi kucaklayan cumhuriyetin temel niteliklerine ve Atatürk devrimlerine dayalı birleştirici ve koruyucu bir kavramdır . Tabii ki , bunu ulusalcılığın içini boşaltarak kimi zaman ona sahip çıkar gibi gözükmek kimi zaman ulusal burjuvaziyi dincileştirerek , demokrasiyi darbeleyerek ve üzerine de " Atatürk için yaptık " yalanını yapıştırarak 1950'lerden beri dış dinamiğin eline geçmiş olan Imf ve Amerikan piyasası odaklı türk ekonomisinin kurtuluşu için ulusal sermayemize ve kendi sermaye sahibi burjuvamıza sahip çıkmak düşüncesi bilinçli olarak faşizm ile eşdeğer tutuluyor . Yemeyenin malını yerler anlayışı resmi devlet ideolojisi haline getirilip kültürel , siyasal(hukuki) , ekonomik platformda neo-liberal tüketim ve üretim politikalarıyla insanların beynine empoze ediliyor. Vatanseverlik ( Ulusalcılık ) ise goşist ve faşist bir ideolojiymiş gibi kötüleniyor . Halbuki , şu gerçek ne kadar da acıdır : " En şerefsiz kapitalist ülkeler bile bizden daha ulusalcıdır . " ( Paradoksun bir tarafımızda patlayan noktasıdır . )
türkiye'de milliyetçilik, sadece mhp'nin tüzüğüymüş gibi anlaşıldığından çok geride kalmış eylemler ve fikirler bütünüdür. milliyetçilik, bir milleti her açıdan- ekonomik, sosyal, kültürel vs.- bir arada tutan, ya da başkaldırttıran çok önemli bir etkendir. ülkemizde ne yazık ki, hakettiği yeri ve ruhu kaybetmeye yüz tutmuştur. milliyetçilik, sadece milli takım yendiği, ya da bir şehit cenazesi geldiğinde galeyana gekmek değildir. milliyetçilik, sırf aynı köylü olduğu için bir vasfı olmayan kişiyi işe almak, bir muhabbet denk geldiğinde ''biz ülkemizi, bayrağımız seviyoruz.'' demek de değildir. milliyetçilik, aslını, özünü tanımak, sevmek, saygı duymakla başlar, çevresinde olanları gerçek manada idrak etmekle olgunlaşır, bütün bunlara eylemsel ve fikri anlamda önlemler alarakta yasar.
ne var ki, bizim insanımız bilhassa gençlerimiz kendinden utanmakta, başkaları gibi olma hevesinde ve çabasındadır.
bugun fransız mallarını boykot eden var mı hala merak ediyorum.
ülkemizde hat safada bir milliyetçilik sorunu vardır. bu sorun gelecek günlerde başımıza daha da çok iş açacak gibi görünmektedir. eğer sorun, milliyetçi olduğunuzda kendinizi mhp'li zannediyor iseniz, böyle bir yanılgıya düşmeyin. milliyetçiliği, bir kimlik, meselelere bakış ve duruş şekli olarak algılamak lazımdır.
muteber yazar 'yıldırım türker'in 'yamyamlar' başlıklı yazısından:
''Milliyetçilik, ister 'kararınca' ister militanca olsun, ağır bir görme bozukluğudur. 'Türk'e Türk'ten başka dost yok' şiarına çeşitli yollardan varan; ister antiemperyalist bağımsızlıkçı, ister kökten milliyetçi olsun her hayat tanımı, sıkıştığında Türk olmayanı her felaketin müsebbibi ilan etmeye hazırdır. Öte yandan, Türk, azınlıkta kalmayı sevmez. Kürtlerin dağlı bir Türk boyu olmasından geçtim, bugün Finlandiyalıların Türk kökenli olduğunu, yarın Macarların Türk boyu olduğunu, öbür gün Korelilerin Türkün daniskası olduğunu iddia ederek varlığını serinletmeye çalışır. Dünyayı dölleme merakı, bütün ulusların Türk kökenli olduğunu keşfe hasredilmiş hayatlar, milliyetçi obsesiv kompulsiv yapının enikonu parodisine dönüşür. Okumadınız mı? Meğer devekuşunun anavatanı Türkiye'ymiş.'' **
Ulu basbug mustafa kemal ataturk ucmaga vardigindan sonra rafa kaldirilmistir. Once kendisinin bizzat anayasaya koydugu "Turkiye cumhuriyeti milliyetci bir devlettir" maddesi kaldirilmistir. zaten ondan sonrasi laf-i guzaftir.
milliyetçilik çeşitli kılıklarda, beğenmediği her düşünceye hindi gibi kabarıp posta koyuyor ve bizler de bu babalanmayı seyrediyoruz. bir türk büyüğü "mozaik" denilince "ne mozaiği ulan" gibi düşünsel bir tepki göstermişti ya, işte o tepkinin etkilerini hep beraber yaşıyoruz şimdi.
türkiye'de milliyetçilik aşağıdaki entry'nin eksilenmesi kadar bilinçsiz,
tüm yahudileri siyonist sayacak kadar bilgisiz, israil'in bugünkü politikalarını anlamak için tarihe [2.dünya savaşı] bakamayacak kadar da hafıza yoksunu
ve tüm sorunları çözmede militarizmi benimsediği için faşisttir.
türkiye de milliyetçiysen höt desen faşist,ot desen kafatasçı,bok desen ırkçı olur çıkarsın.
türk milliyetçiliğini aşağılayanlar lafta atatürkçüdür.
oysa atatürk'de bir türk milliyetçisidir.
(bkz: biz doğrudan doğruya milliyetperveriz ve türk milliyetçisiyiz.)
türk ulusu kürt'ün pis kanını damarlarından boşaltıp yerini türk'ün temiz kanıyla doldurmadığı sürece türk milliyetçiliği sağlam temeller üzerine oturtulamayacak ve yıkılmaya mecbur olacaktır. milliyetçi türkler anti-kürtçülük'ün yerine kent milliyetçiliğini getirmelidir.
