kış ayında bile cillop gibi domatesler gördüğümde, var bu işte bi iş demiştim.
hormon bir miktarının kullanılmasına izin verilmektedir. ama bu miktarı o derece abarttılar ki sebzeler plastik süs esya halini aldılar.
Al bir kenara süs diye koy..
aslında hormonlu diye bir şey yoktur. meyve ve sebzelere "bitki büyüme düzenliyicileri" verilir. bu durumda halk arasında "hormon" diye tabir edilmektedir.
meyve sebzenin yanında aslında artık hayattan tat almıyor insan.
odada oturan abim mufakta doğradığım salatalığın kokusuna ithafen "müdür bir yerini mi kestin etraf hıyar koktu" derdi.
annem biz uyurken kahvaltı için patates kızartırdı ve ev müthiş patates kokardı. bu kokuya kım dayanabilirdi?
domates.. off domates kokusu ayrıdır, ekşimsi tadı, o kımıl kımıl çekirdekleri hele hafif yeşilimsi tepesi nasılda el değmemiş doğallığı vardı.
kurtlu elmaları özledim mesela kurtlu olmasından değil yarım kurtlu elma olmasından korkardık. kurtcuk bile ağzının tadını bilirmiş meğer.
şöyle masaya oturup mis gibi türlü yemeğinin suyuna ekmek banmak paha biçilemezdi. hadi gelin köyümüze geri dönelim