ilk 8 sene sınıfta kalma olmadığı için hiç bir halt bilmeden liseye giden öğrenciye bırakın üniversiteye hazırlığı abc yi baştan öğretmeye çalışan liselerden önce ilköğretimi düzeltmek gerek.
Liselerdeki -özellikle anadolu öğretmen liselerinde- öğretmenlerin çok dar görüşlü, dünyadan bihaber, bir kısmının sapık, önemli bir kısmının cemaatçi ya da yobaz ve de mesleki açıdan yetersiz, hatta '0' olduğunu düşünürsek "liselerdeki kalitenin artması" çok zor gözüküyor, zaten liseler kimsenin umurunda değil Türkiye' de; ne velilerin ne öğrencilerin. Şahsen imkanım olsa çoçuğumu bu ülkede okutmak için hiçbir sebep göremiyorum.
ne sadece öğretmenle ne de sadece öğrenciyle artırılabilecek durumdur. bunu yapmak için kökten değişim gerekir. sonuçta lise ile alakalı olan herkes bir şekilde sistemin kurbanı. kimse yeteneğin ne, ne seni daha mutlu eder diye bakmıyor. öğrencilerin önüne koyulan bir sınav var ve tek hedef bu. dolayısıyla öğretmenlerin de bu aşamada yapabilecekleri bir şey kalmıyor. herkes bir düzeyde yarış atı gibi koşturuluyor. öğretmenler de seyis oluyor bu sistemde. lise sadece para için araç olarak görüldüğü sürece kalitesinin artması biraz zor gözüküyor. oysa herkes ilkokuldan puana göre değil yeteneğine göre ayrılmış olsa tüm bunların konuşulmasına bile gerek kalmayacağını düşünüyorum. ha! bunu yapmak kolay mı? hiç de değil. kökten değişiklik yapmak biraz g.t ister. bu da şuanki devlet sistemiyle pek mümkün değil.
eğitim anlayışının baştan yapılandırılmaya gidilmesiyle mümkün olur. hedef olmadan yapılan iş sonuca ulaşmaz. ilk önce eğitim sistemi değiştirilmelidir. eğitim sistemi çağın gereklerine uygun, sorgulayan , üreten kişiler yetiştirmeye odaklı olmalıdır. türkiye'nin bir eğitim stratejisi, insan gücü planlaması yok. herkesin tek bir sistemle, üniversiteyi okuma zorunluluğu içinde olması saçma bir kere. insan gücü planlaması yapılmadığından bazı liselerde gereksiz yere kalabalık yaşanırken, bazıları dolup taşıyor. bu da kalitesizliğe sebep oluyor. eğitim sistemi ezberci olduğundan, yetişen öğretmenler de aynı sistemle yetişiyor. öğretmenlerin de sürekli eğitilmesi , performanslarının belli periyotlarla denetlenmesi gerek. eğitime ayrılan kaynağın arttırılması da kaliteyi arttıran unsurlardan biri. kütüphane ,laboratuvar *, sanat odaları , spor alanları yapılmalı ve sayıları çoğaltılmalı. öğrenciler popüler kültür, sınavlar ve diziler yerine bu tarz uğraşlara yönlendirilmeli. etraf atanamayan öğretmenlerle dolu. öğrenci başına düşen öğretmen sayısı arttırılmalı. okul aile ile desteklenirse öğrenci kalitesi artar. rehberlik ve psikolojik danışmanlık servisinin etkinliği arttırılmalı. zaman zaman aileleri bilinçlendirici eğitimler verilmeli. bunlar yapılırken disiplin ve güvenlikten taviz verilmemeli. ***
türkiyedeki öğretmenlerin kalitesini artırabilmekle hallolabilecek mesele. ki nitekim o öğretmenlerin kalitesini artırabilmek için de üniversite eğitim sisteminin kalitesini arttırmak ve üniversitelerde eğitim bölümlerine insanların garanti meslek diye değil gerçekten öğretmen olmak için gelmesini sağlamak. bunun için de yine rehberlik öğretmenlerinin kalitesini arttırmak.... bu liste uzar da uzar ama asıl önemli olan mebin kalitesini arttırmak doğru kararlar aldırmak.
"yabancı dil sayısı en az 3 olmalıdır ve 4 sene sürekli öğretilmelidir mesela."
şeklinde tavsiyede bulunabileceğimizdir.
Kültürlü ve terbiyeli insan yetiştirsinler efendim.
resmi ideoloji yıkılmadıkça mümkün olmayacak olan önerme! eninde sonunda devletin ideolojik aygıtıdır tüm lise müfredatı. garipler fizik matematik duayeni olur, aydınlanma filozoflarından, sosyal bilimlerden mahrum bırakılırlar. lisede rousseau okutan hoca görmedim! varsa yoksa aman efendim biz 17 devlet kurduk,16 devlet bilmem ne yaptık!.(gerçek olsa gam yemicem orta asyadakilerin çoğu konfederasyondur hödükler devlet değil)