inşaat sektörü şuan topal ördek gibi. düzelecek deniliyor ama sürekli topu başkasına atıyorlar. libya'daki olaylardan dolayı taşeronların ücreti ödenemediği söylendi. adamları bize postaladılar. bizimde yapacağımız birşey olmadığı için belediyelere postaladık.
belediyeler ne yapıyor, ne ediyor bilmiyorum ama adamlar çalışamadığını söylüyor.
gerçi devlet kurumlarıda zor durumda. karayolları doğuda yol yapamıyor. yüklenici firmaya veriyor ama onlarda şantiye yakılır korkusuyla işi aksatarak yapıyor.
suriye'yle aranın limoni olması ve komyon sokulamadığı için eldeki malzemeleride paraya çeviremiyoruz.
dışardan ortaklı firmalarda çok önyargılı. abd-akp ortaklığı sadece siyasi amaçlı kalıyor. bir türlü ticari ortaklığa geçemedik. sizde takdir edersiniz ki siyaset, ticareti güçlendirmiyor. ticareti güvenlik ve kaygıdan uzaklılık yükseltiyor.
yani inşaat şuan sadece ağaoğlu, evka gibi büyük firmaların elinde.
diğerleri kara-kara düşünüyor.
tekstil ve yansanayi'nin durumu iyi ama patronlar için iyi.
işçiler sürekli el değiştiriyor.
tarım ve hayvancılığa hiç girmiyorum zaten. öldü bitti.
diyeceğim şu ki basında herşey için ''iyi hoş güzel'' yazacaklarına, şu kredilerde bir güzellik yapsalarda bizde ''iyi hoş güzel'' desek.
illaha bankacılıkta sarsıntı olunca mı ''kriz var'' diyip, birşeylerle uğraşacaksınız.
şu kredi işini uzata uzata sakız yaptınız.
bedelli askerlik çıkartıp, kolay kredi sağlıyorsunuzda; çalışana niye çıkartmıyorsunuz?
Bilinçaltımızı önceden ateşelemektir bu.. çok büyük bir krize hazırlarız kendimizi varolandan yada olacaktan fazlasına... kriz gelir bizi teğet falanda geçmez ama kafamızdaki o büyük kriz düşüncesi yüzünden yaşadığımıza kriz demeyiz hepsi bu.
babacan ve binali yıldırım'ın son günlerde bahsettikleri gibi ab'nin içinde bulunduğu kriz derinleşiyor. dış ticaretimizde %50 yeri olan ab daha büyük krize girerse, ne mal satabiliriz, ne de ihraç mallarımızı üretmek için mal alabiliriz. ab yatırımcılarının panikle fonları boşaltmaları da mümkün. bunu söyleyenler hükümetin iki bakanı. dünyadan kendimizi soyutlamamız mümkün değil.
koyun ruhluların bunu farketmemesidir. zaten var olan krizi vergilere zam yapıp yeni vergiler oluşturup toplayıp gizleyerek bu koyunların ruhu duymadan kriz olmadığını savunmaktır.
büyümenin bu kadar yüksek olması bile ekonomik krizdir. büyüme sıcak para ve yabancı sermaye ekseninde gerçekleştiği için cari açık çok arttı. buda hükümeti kemer sıkma ve yeni gelir elde politikaları gütmeye zorladı. son zamlar bunun için yapıldı.. ayrıca sıcak para her zaman getirdiğinden çoğunu götürür, şimdilik çıkış olmaması bizim lehimize fakat bu çok ince bir durum. şuan sıcak paranın korkması kendi krizini yaratabilir. enflasyonda da belli bir artış var, normal sürecinde az olarak zaten mevcut olan enflasyon döviz fiyatlarında yükselmeyle tırmanacak. hükümet merkez bankasına özellikle dolar yönünde satış yaptırıp yükselen enflasyona biraz olsun firen yaptırabilir. fakat o zaman cari açığı kapatma yönünden zorluklar ortaya çıkacaktır. değeri düşük türk lirası türk malının dışarıda daha çok satması demek..
bu tamamen objektif aynı zaman da subjektif garip bir yorum. objektifliği siyasi kaygı gütmemesinde, subjektifliği kişisel oluşunda. ayrıca diyebilirim ki:
-kriz çığırtkanlığı yapmak zarar verici olacaktıri yapılmamalı. fakat bu yinede krizin gelmesini engellemiyecek, ergeç gelecek. etkileyen çok fazla dış unsur var. iran'a müdehale bile krize neden olabilir.
bakış açısına göre değişen tespittir. sebze meyvenin kilosu olmuş en az 4 lira. maaş 800 lira, kira 500 lira. yol paraları coşmuş, vergiler ayrı bi' alem. yine de kriz yoksa valla helal olsun bu millete.
krizin olmadığını, "bu ay da kriz yok sayın seyirciler. geçiyoruz diğer haberimize nihat doğan yine fuhu.." tarzı haber yapan yandaş ve bir o kadar da boş medyacıklardan öğrenen kişi söylemi.