türklerde kıraat yani konuşma kültürü vardır.
kahvehanelerin kökü de kıraathane olgusudur.
insanlar konuşa konuşa anlaştığı için de bizim millet kahvehanelere düşkündür.
türk insanı rahattır, geniştir. istediği an istediği hareketi yapabilmek ister. kahvehaneler de bu rahatlığın had safhada olduğu mekanlardır.misal kahvehanede insanlar oyun oynarken sıcaktan bunaldığında üzerindeki gömlek, t-shırt artık ne varsa çıkarmakta bir zarar görmez.ayakkabılarını çıkarıp ayaklarını uzatmanın başkalarını rahatsız edebileceğini düşünmez o ortamda. biliyordur ki o ortama giren herkes kendi gibidir.
birde kahvehane de geçen şöyle bir anım var:
(- biz, + kahvehaneci)
- usta bakıyon mu bi.
+ söyleyin gençler.
- (burada herkes söyler ne istediğini çay, su, muz vs..)
...
istediklerimiz gelir ve kahvecinin dağıtırken söylediği o yaran söz.
-gençler bugün benim doğum günüm, bu içtikleriniz benden.yalnız patron duyarsa sikerrr!! aman çaktırmayın.
acıdır ya. vallahi acıdır. hele ki bunu memleketinde görmesinin bir insanın, daha da koyar.
efenim bitlis küçük bi ildir. dağların arasında kalmış düzlük alana kurulmuş bir şehir. ha şehrin tarihçesi büyük iskendere kadar dayanıyor o ayrı(yazar burda memleketini hem yermiş hem de onla gurur duymuş.).
bitlis'in çarşısı, 100 metre, yan yana dükkanlardan oluşur. yani 10 dakikada dolaşırsınız çarşıyı.
bitlis o kadar zavallıdır ki bu konuda..
3 tane dükkan çeşidir görürsünüz; kahve, lokanta, bakkal.
bu 3üne adım başı rastlarsınız.
çarşının önü hep kahvedir. o kahveler bir kere boşalmaz. amına koyim insan iş arar dediğinizi duyuyorum.
ne işinden bahsediyorsunuz?
bir tekel fabrikası vardı, kapattılar.
tarlalarda çalışma zamanları geçti, onu da yapıp bıraktılar.
fabrika kurulmamış bir tane ki çalışsınlar.
bu adamlar ne yapsın?
tabiki gidip kahveye oturmasın. gidip birşeyler okusunlar. ne bileyim kötü de olsa bir gazete okusunlar.
kahvenin önüne oturup sabahtan akşama kadar tabakalarından tütün sarmasınlar.
böyle yazmak ne kolay değil mi. bir de bunu uygulatabilsek..
temel faktör en ucuz vakit geçirilebilecek yer olmasıdır. geri kalan herşey hikayedir.
not:kıraat okuma anlamına gelir. kıraathane ise ismiyle alakasız olsa bile okuma evi demektir.
sebebi her ne olursa olsun aileni, çoluğunu çocuğunu, evini bırakıp saçma sapan muhabbetlere ve oyunlara ayırdığı zamanın yarısını bile ailesinden esirgeyen linç edilesi sözüm ona aile babalarının nedenleridir. 40 mt içerisindeki herkesin öleceği için bak çok değil iki tane el bombası yeter. katledesim gelir. ailenin yanına git it. belki sana ihtiyaçları vardır. belki kapıda seni beklemişlerdir. onlara laik olmaya çalış, babalık yap.
babamın bir arkadaşı var, 22 sene önce emekli olmuş, o gün bugündür kahvede. Çoğunuz hatırlamaz, süper emeklilik diye bir bok vardı afedersin. Kalan primi ödeyip yaş beklemeden emekli olabiliyordun. Adam hepi topu 10 sene prim ödemiştir neredeyse 25 yıldır maaş alıyor sağlık hizmeti alıyor. Temel nedenlerden birisi budur. Bir de gizli işsizlik diye bir olay var. ayda 3-5 gün yevmiye usülü çalışıp çay parasını çıkartıp sonra kahvehaneden çıkmayan tipler vardır.