efendim son zamanlarda sıkça haber kanallarında gördüğümüz olaylardır. dünya'mızın düzeni artık gözle görülür bir şekilde, değişmektedir. biz coğrafya dersinde hep "hortum okyanusa kıyısı olan ülkelerde görülür." bilgisi ile yetiştirilirken, okyanustan kilometrelerce uzaktan olan ana vatanımız anadolu'da ağustos ayında seller, hortumlar gözükme.
"ee biz ne yapalım şimdi?" diye içinizden geçiriyorsanız, aslında yapılacak o kadar şey var ki, sizin şu geri dönüşüme göndermediğiniz kağıtlar, camlar, metaller. öylesine çöpe attığınız piller bile bu oyunun mihenk taşlarından biri. efendiler, bakınız, çocuklarınızı önemsiyorsunuz, torunlarınızı da. ama dedelerimizin bize bıraktığı bu güzel toprakları olduğu gibi genç nesillere aktarmalıyız. hiç bir ata bize çernobil gibi, detroid gibi artık yaşanmaz toprak bırakmadı. bizde bize yaraşır bir şekilde, yeşil bir dünya bırakmalıyız gerimizde. ünlü filozof sokrates der ki "insan öldükten sonra arkasında bıraktıkları kadardır." geriye, yeşil bir dünya bırakmaktan mühim ne olabilir ki?
*yapılan araştırmalara göre dünyamız bu şekilde tahrip olmaya devam ederse, insan oğlunun evi dünya'nın ömrü yaklaşık 2000 yıl kadar. bize göre, uzun olabilir ama 25.nesil çocuklarımızın hayatta olmaması demek. bu yüzden, bu entry'mde ne kadar umursanmasam da, eksiler alsamda uludağ sözlük yazarlarını (an itibari ile 546 kişiyi) geri dönüşüme davet ediyorum.
bu dünya bize ait değil, bu dünya çocuklarımızın bize bıraktığı miras.