ekonomik darboğazın büyüme rakamları ile gölgelenmesi,her kentte var olan icra dairelerinin sayısının artması, kredi kartı mağduru vatandaş sayısının milyonlarla ifade edilmesi, eğitim sisteminin yap-boz tahtasına dönmesi sonucunda öğrencilerin her yıl şaşkına uğraması, sınavlarda yapılan hilelerin ortaya çıkmasına rağmen milli eğitim Bakanı ve başbakanın tatmin olduk diyerek milyonlarca adayın hakkının yenmesine göz yumması, basının onca baskı ile susturulmuş olması, ancak laboratuvar ortamında üretilebilecek ahlaksızlıkta adamların-kadınların köşe yazarı, editör, gazeteci gibi sıfatlarla hergün ekranlarda veya gazete sayfalarında höykürerek boy göstermesi, yargı bağımsızlığının ayaklar altına alınıp adil yargılama sürecinin yok edilmesi, uyduruk delillerle uzun yıllar tutuklu kalan insanlara ses çıkarılmaması, hırsızlık yapanların yolsuzluk yapanların hala savunuluyor olması, hırsız ve üçkağıtçıların binbir pişkinlikle hala konuşabiliyor olmaları ve bunlara rağmen hala bu insanlara oy veren çoğunluğun olması ve oy vermeyen kesimin çaresiz eylemsiz suskunluğu.bu ülkenin baştan aşağı çürümüş olduğunun göstergesidir.
ülkeyi yönetmek için kurgulanmış koltuklarda koltukta kalmayı görev tanımı yapan kişiler yüzünden yaşanandır. bundan birkaç yıl önce tv de gördüklerimiz veya siyasi söylemlerle ilgili yapacağımız tanımlamalar artık hayatımızın her alanına sızdı. peki bunda sebep ne? basit, balığın baştan kokması.
siz en temel, ülkeyi oluşturan yapıları tartışmalı, sisteme değil kişilere endeksli hale getirirseniz o yapılar da kalmaz çöker. sistem oylaması yapıyorsun, tarafların eşitliğini ortadan kaldırıyorsun, buna rağmen kaybettiğin seçimi yine seçimi yapan kurumun kıvırmasıyla lehine gösteriyorsun. ya ülke yönetimi kardeşim, daha ne olsun? siz, bulunduğunuz herhangi bir platformdaki adil mücadelede kaybetmeyi göğüsleyemezseniz, oyun kurallarını değiştirmeye kalkarsınız. e gücünüz nereye kadar yetecek? inzivaya çekilmiş dindar birinin zihninde olup bitenlerini gerçek ve akan, fizik kurallarıyla akan hayata nasıl yansıtacaksınız ki??
bu yapılamadığı için gelen kokudur. bir yiyecek koktuğu zaman şunun kenarındaki çürümemiş, o kalsın kokusu geçer mi dersin, atarsın hepsini biter! çürümüş olanı nasıl geri alacaksın? devlete bir pis örgüt sızıyor, ilginin i si olan adam varsa atman lazım. kardeş o zaman tarafsız bir hükümet başa gelir sıradan biçer, yargılar. bu iş başka türlü olmaz ki? sen daha baştan 17-25 aralıktan önce sonra diye sübjektif bir kriter belirlemeye kalkarsan o kriterin üzerinde tepinirler, içini boşaltırlar. adamlar nereye ne kadar sızmış belli değil, mücadele ediyorum diyenlerin örgüt bağlantısı somut kanıtlarla ortada, siz güç gösterisi ile adalet sağladım diyorsunuz. hadi size kapaklanan, çıkarı olanlar susar da arkadaş bu kesim toplumun çoğunluğu olmaz ki?
herşeyin içine ettiler, hem de çamur atmaya doymadıkları cumhuriyet kuruluş dönemi, Atatürk kadar hüküm sürmüşken. Atatürk demokrasi ile gitti, siz kurulu demokratik düzeni padişahlığa döndürdünüz. sisteme yerleştirdiğiniz adamların da hepsi çürük, ondan koktu. şimdi de bu rezilliği yayıp herkesi kendinize benzetince normalleşeceğinizi sanıyorsunuz. milyonları ne bastırabilir, ne susturabilir, ne de kendi düzeyinize indirebilirsiniz. milyonlar derken cukkaladığınız paraları değil, insan sayılarını kastediyorum.
